• DOLAR 34.661
  • EURO 36.558
  • ALTIN 2956.181
  • ...

Şubat ayının ilk haftasında “Filistin davasına sahip çıkmak” başlığıyla kaleme aldığım yazıda, ABD Başkanı Trump`ın göreve başlamasından sonra israil ile ilişkileri nasıl sürdüreceğini ve israil`in bundan sonra Filistin`e yönelik nasıl bir politika izleyebileceğini yazmıştım. Trump`ın, Ortadoğu`da israil`in güvenliğinin öncelikleri arasında bulunduğunu ve israil`in de Trump dönemini bir fırsata çevirmek istediğini ifade etmiştim.

Yanılmamışız; geriye dönüp son beş ayda yaşananlara baktığımızda, siyonist israil`in zulüm dolu uygulamaları artırdığını görürüz. İşgal rejimi son beş ayda; füze atıldı yalanıyla Gazze`yi bombaladı, tepkilere aldırmadan Yahudi yerleşimciler için yeni konutlar inşa etmeye devam etti, İslam`ın şiarı olan ezanın hoparlörlerden okunmasını yasakladı, terörist yaftasıyla Filistinli bacılarımızı infaz etti ve daha geçen hafta üç Filistinli kardeşimizi sebepsizce katlettikten sonra ilk kıblemiz Mescid-i Aksa`yı ibadete kapattı…

İslam âleminin dağınıklığını fırsat bilen israil, Trump kozunu iyi kullanıyor ve kullanmaya devam edecek. israil sırtının güçlü olduğunun farkında, ABD arkasında olduğu müddetçe amacına ulaşıncaya kadar zulüm dolu uygulamalarını aralıksız sürdürecek.

Siyonist rejimin zulümlerine karşı İslam dünyasının ortaya koyacağı tavır çok önemli. İslam dünyası, israil`in arkasındaki şeytanî gücün farkına varmalı evvela. Siyonistlerin en büyük destekçisi şeytani güç bertaraf edilmeden işgalci israil zulümlerine son vermez.

İşgalci rejim Filistinlilere yönelik zulümlerini artırırken, en büyük destekçisi ABD de İslam coğrafyasını karıştırmaya ve yeni planlar uygulamaya devam ediyor. Mezhebi farklılıkları ve küçük ihtilafları gündemde tutarak İslamî yapıları birbirleriyle çatıştırmayı ve İslam ümmetini parçalara ayırmayı hedefliyor.

Katar`a yönelik ambargo da, ABD`nin şeytanî planının bir parçasıdır. Ancak Katar meselesinde istedikleri henüz gerçekleşmiş değildir. Yemen ve Irak`ta devam eden savaşta kontrol ellerinde, mazlumların kanı üzerinden istediklerini gerçekleştiriyorlar. Şeytanî amaçlar doğrultusunda muhtemelen yine Suriye iç savaşını kızıştırmaya çalışacaklar.

İslam ümmetinin en büyük düşmanı büyük şeytan ABD, tüm bunları israil`in amaçları doğrultusunda yapıyor. Suriye savaşında İslam dünyasını güçsüz hale düşüren Batı emperyalizmi, şimdi de Müslümanların ortak davası ve vazgeçilmezi olan Mescid-i Aksa üzerinden sinsi planlar devreye koyuyor.

israil`in son aylarda artırdığı zulümler, ABD`nin yıllardır İslam coğrafyasında uyguladığı şeytanî planlardan bağımsız değildir. ABD ümmeti güçsüz hale düşürüyorken, işgal rejimi israil ise Filistin toprakları üzerindeki emellerine erişme noktasında stratejiler geliştiriyor.

Büyük şeytan Amerika ve siyonist israil`in planlarının bozulması, İslam dünyasının atacağı adımlara bağlıdır. İşgal altındaki Mescid-i Aksa`nın ibadete kapatılmasının ardından dünyanın farklı yerlerinde Müslümanların siyonist zulme karşı bir olup ayağa kalkmaları ve ciddi manada seslerini yükseltmeleri umutlarımızı yeniden yeşertmiştir.

Bugün yüzlerce yerde Müslümanlar meydanlara inmiş ve “Siyonizme Öfke Cuması” eylemleri kapsamında israil işgal rejimini ve arkasındaki destekçilerini lanetlemektedirler. Serdengeçti yiğitler, ilk kıblemiz Mescid-i Aksa için canlarını feda etmekten geri durmayacaklarını tüm dünyaya ilan etmektedirler. Bu izzetli duruş ve binlerin katılımıyla gerçekleşen kitlesel eylemler, İslam ümmetinin ittihadı açısından çok önemlidir.

Zira dağınık halde bulunan ve ortak noktada buluşmakta zorlanan ümmeti bir araya getirebilecek unsur; Kudüs`tür, Mescid-i Aksa`dır. Nasıl ki İslam düşmanları ellerine geçen imkânları fırsata çeviriyorlarsa, Müslümanlar da Mescid-i Aksa`nın özgürlüğü için dünya çapında düzenlenen barışçıl eylemleri ümmetin vahdeti açısından bir fırsata çevirmelidirler.