Unutulmaz tarihi gece
Yaz aylarının sıcak gecelerinden bir geceydi. Takvim yaprakları 15 Temmuz`u gösteriyordu. İnsanlar dünya meşguliyeti içerisinde hayatı sürdürme telaşındaydı. Kimileri gündüz yorgunluğunu atabilmek için dinleniyor, kimileri çocuklarının maişeti için mesai yapıyordu. Din-i Mubin`in geleceğini dert edinen kimi topluluklar da yeni neslin İslam`la tanışabilmesi hedefiyle kapı kapı dolaşıyor, ziyaretlerde bulunuyordu. Vatandaşlar, birazdan yaşanacaklardan habersiz yaşamlarını sürdürmeye, yapılması gereken rutin işleri yapmaya devam ediyordular.
Herkesin meşguliyeti farklıydı. O gece saatler 22.00`yi gösterdiğinde ansızın medyaya düşen haber tüm dikkatleri bir yerde toplamaya yetmişti. Herkes telaş içinde neler olduğunu öğrenmeye çalışıyordu. İnsanlar ciddi ciddi endişelenmeye başlamıştı. Genç-yaşlı, kadın-erkek fark etmeksizin insanlar gelişmeleri an be an öğrenmek için televizyonları ve sosyal medyayı takip ediyorlardı.
Televizyonlar, İstanbul`da Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprülerinin askerler tarafından kapatıldığını canlı olarak verdiklerinde, bir darbe kalkışmasının yaşandığı anlaşılmıştı. Köprüleri kapatan askerler, vatandaşlara evlerine gitmelerini ve ülkede sıkıyönetim ilan edildiğini söylüyorlardı.
O gece, bir dakikada onlarca yeni gelişme yaşanıyordu. Halkın iradesini hiçe sayıp darbe girişiminde bulunanlar, İstanbul ve Ankara`da kritik yerleri ele geçirme hesapları yapıyordular. İstanbul`da Atatürk Havalimanı ve İl Emniyet Müdürlüğü`nü zapt etmişlerdi. Ankara`da ise bazı stratejik kurumlara bombalı saldırılar düzenlemişlerdi.
Darbeciler, şehir merkezlerinde F-16`larla alçak uçuşlar gerçekleştirmiş, sonrasında tankları halkın üzerine sürmüş ve pervasızca darbe karşıtlarına bombalar yağdırmışlardı. İstanbul ve Ankara`daki TRT binalarını işgal eden darbeciler, hazırladıkları darbe bildirisini zorla okutturmuşlardı. Bildiriyle, sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş ve sokağa çıkanların en ağır şekilde cezalandırılacakları ifade edilmişti.
Halk o gece bir karar vermek durumundaydı. Halk, ülkenin emperyalistlere peşkeş çekilmesine göz yumulmaması gerektiği konusunda hemfikirdi. Darbe kalkışmasını gerçekleştirenler, Batı`nın desteğini almış yapılardı. Eğer darbe girişimi başarılı olsa; ülke sosyal, siyasal, kültürel, askeri ve ekonomik açıdan geri kalacak ve emperyalistlerin güdümünde politikalar üreten bir ülke olacaktı. O yüzden buna müsaade edilmemeliydi. Verilecek bedeller çok ağır olsa bile, milletin iradesine kasteden yapının darbe kalkışması akamete uğratılmalıydı.
Millet o gece kararını verdi; yıllarca konuşulacak karar tarihiydi. Genciyle yaşlısıyla, kadını ve erkeğiyle insanlar sokaklara indi. Darbecilerin planlarında, milletin sokağa çıkması yoktu. Onlar, milletin tank ve uçaklardan korkacaklarını hesap etmişlerdi. Ancak hesap yaparken, Âlemlerin Sahibi`nin de çetin bir hesabının olduğunu unutmuştular. Ve elbette darbecilerin değil, Âlemlerin Sahibi`nin hesabı tutacaktı.
Halk ülkenin bütün illerinde meydanlara aktı. Vakit, gece yarısıydı ancak bütün ülke uyanıktı ve iradelerine sahip çıkan direniş erleri meydanlardaydı. Tanklara ve uçaklara karşı bedenlerini siper ediyorlardı. Korkusuz ve kahramanca darbeci bedbahtlara karşı mukavemet gösteriyorlardı. Gösterdikleri direniş tarihe yazılıyordu. Darbecilerin tankları vardı, uçaklar emirlerindeydi, ağır silahlar ellerindeydi. Sokaklara inen Müslüman milletin ise darbecilere karşı koyacak silahları yoktu. Kalplerinde iman ve dillerinde tekbirler vardı sadece. Tanklara karşı mücadele edenler imanlarına güveniyorlardı. “Allah bize yeter o ne güzel vekildir” diyerek yola revan olanların akıbetlerinin hayr olduğundan kuşkuları yoktu. Biliyorlardı ki, iman gücü daima galebe çalmıştı küffar güçlerine.
O gece de öyle olmuştu, Rablerine güvenerek meydanlara inenler büyük bedeller ödemelerine rağmen neticede galip gelmişlerdi. 248 mazlum insan can vermişti o gece, yüzlerce yaralı vardı. Ancak akıbet hayr olmuştu. Tarihi karar, tarihi gecede unutulmaz zaferi getirmişti. Onurlu direniş, dirilişe vesile olmuştu. ABD`nin emirleriyle hareket ederek darbe kalkışmasında bulunanlar, milletin kararlı direnişi ve Allah`ın yardımı sonucunda başarılı olamamıştı.
O gece bir destan yazılmıştı; Türk, Kürt, Arap, Çerkez ve daha birçok ırktan imanlı bir millet, İslam coğrafyasını kan gölüne çeviren emperyalistlerin maşaları eliyle ülkemizde uygulamaya koyduğu murdar planları bozmuştu. Bozulan plan, mazlumları sevindirmiş, zalim ve işbirlikçi güçleri derinden üzmüştü. Ve o gece imanlı bir milletin izzetli direnişi neticesinde kazanılan zafer, geleceğe ümitle bakan mazlumların Âlemlerin Sahibi Yüce Allah`a sonsuz kez şükretmelerine vesile olmuştu.