Vicdanları yaralayan karar
Cumhuriyetin bidayetinden bu yana Kemalist ideolojiden arınamayan sistem, Müslüman kesimlere zulmetmeye ve mağduriyetler yaşatmaya devam etmektedir. Sistem değişmediği müddetçe de, Müslüman kesimlerin zulme ve haksızlığa uğramaya devam edeceği ön görülmektedir.
Dün olduğu gibi bugün de Rabbim Allah`tır diyen ve toplumun ıslahı için faaliyetler yürüten kesimler haksızlıklara ve zulümlere maruz kalmaktadır. İslami camialar açısından dün ve bugün arasında değişen hiç bir şey olmamıştır. Zira zulüm hala devam etmektedir. Kumpas, zulüm, zindan ve muhacerat yine Müslümanların payına düşmüştür.
Konuyu nereye getirmek istediğimi tahmin ediyorsunuzdur. Rehber TV ve HÜDA PAR yöneticilerine verilen cezalardan söz edeceğim. Malum Anadolu 11. Ağır Ceza Mahkemesi, HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcıları M. Bahattin Temel, Sait Şahin ve Rehber TV Genel Yayın Yönetmeni Fikret Gültekin hakkında 6 yıl 3 ay hapis cezası verdi.
Ülkenin geçtiği bu zor süreçte, milletin ve memleketin çıkarını şahsi ve partisel çıkarlardan üstün tutan ve bu doğrultuda kararlar alan kesimlere cezalar vermek hangi aklın ürünüdür?
Paralel yapının kumpasına maruz kaldıkları aşikar olan FETÖ mağduru insanları, ‘FETÖ ile en üst seviyede mücadele ediyoruz` denilen bir dönemde cezalandırmak akıl kârı mıdır?
15 Temmuz gecesinde tabanını meydanlara ilk davet eden partilerden HÜDA PAR`ın, 15 Temmuz`un yıl dönümüne günler kala hedefe konulmasının ve cezalandırılmasının perde arkasında neler var?
HÜDA PAR`ın siyasi çizgisi, sürekli İslam aleminin birliğini gündem yapması, ülkenin ve milletin menfaati doğrultusunda kararlar alması kimleri rahatsız etti?
Kim ne yapmak istiyor? Kimler hedef şaşırtmak istiyor? Kararlara imza atanlar veyahut ceza verilmesi zeminini oluşturanlar FETÖ`cüler mi?
Bu konuda siyasi iktidarın tavrı nedir? Siyasi iktidar, Rehber TV ve HÜDA PAR`lı yöneticilere verilen ceza hakkında ne düşünüyor?
Verilen cezalar farklı kesimleri Cumhurbaşkanı ve hükümet aleyhinde harekete geçirmek için tasarlanan bir senaryo mudur?
Eğer bu bir senaryo ya da bir tezgâh ise, ülkeyi karıştırmak için fırsat kollayan şer güçlerin nemalanmasına izin vermeden bunu bozacak cenah bellidir.
Bu cenah imkanlarını zorlayıp ve cesaretini toplayıp yıllardır mağduriyetler yaşayan İslamî kesimin yeni acılar ve yeni mağduriyetler yaşamasına izin vermemeli, bu zulme sessiz kalmamalıdır.
Eğer bu zulme sessiz kalınırsa, 15 Temmuz gecesinde meydanlara inip darbenin püskürtülmesine sebep olan Müslüman kesimlerin vicdanları incinmiş ve toplumsal barış zedelenmiş olacaktır.
Dikkat ederseniz verilen cezalara İslami kesimden çok farklı isimler tepki vermektedir. Cezaların asla kabul edilemez ve resmen zulüm olduğunu ve bu kararın siyasi şahitlerle alındığını ifade etmektedirler. Tepkilerden de anlaşıldığı üzere, farklı İslami kesimler HÜDA PAR`lılara verilen bu cezalardan son derece rahatsızlık duymuşlardır.
Bundan ötürü vicdanları yaralayan bu kararın ciddi manada gündem yapılması, daha büyük yanlışların, zulümlerin ve yaşatılabilecek mağduriyetlerin önüne geçmeye yarayacaktır. En önemlisi de, güç ve imkan sahibi kişi ve kurumların yanlış kararlardan dönmeleri için adımlar atmalarını mecbur hale getirecektir.