• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Çarşamba günü Beştepe`de Millet Kültür ve Kongre Merkezi`nde Hakim ve Savcı Adayları Kura Töreni`nde  yaptığı konuşma, FETÖ ve 28 Şubat yargısının mağdur ettiklerinin taleplerinin yerine getirilmesi açısından önemli bir gelişmedir. Sn. Erdoğan, “5 yıl, 10 yıl, 15 yıl hapishanelerde çürüyen vatandaşlarımız var. 15 Temmuz işte bize böyle bir imkanı lütfetti” ifadelerini kullandı. 

El-hak doğrudur. Ancak sadece 15 yıl değil, 24 yıldır haksız yere cezaevlerinde ömür tüketen vatandaşlarımız var. İşkence zoruyla suçu kabul etme, delil ihdası, delil karartma ve çeşitli komplo ve desiseler neticesinde müebbet hapis cezaları alan ve hapishanelerde yıllardır hürriyetleri ellerinden alınan Müslüman kardeşlerimiz var.

Hakikatte ne yaptılar peki bu insanlar? Müslümanların baskıya maruz kaldığı ve İslami şiarların imha edilmeye çalışıldığı bir dönemde hayatlarını Allah`a adadılar ve Allah`ın emrettiği şekilde yaşamlarını idame ettirdiler. Genç nesli cehalet bataklığına sürükleyen küfür cephesinin çalışmalarına karşılık boş durmadılar; genç yaşlı yediden yetmişe herkesi camilere davet edip seferberlik ilan ettiler.

Camilere gelen gençlere ilahi kelam Kur`an-ı Kerim`i öğrettiler, Peygamberlerin hayatını anlattılar, İslami eğitimler verdiler. Neslin İslam`ı öğrenmesine ve hayatlarını Allah`ın emrettiği şekilde idame ettirmelerine vesile oldular.

İslami kimlikleri ve çalışmaları, FETÖ ve benzeri karanlık yapıları rahatsız etti. Her türlü baskıya maruz kaldılar, iftiralara uğradılar, gözaltına alınıp akıl almaz işkenceler gördüler. İslami çalışmaları suç kapsamında değerlendirildi. Nihayetinde, uyduruk suçlamalar neticesinde haksız yere cezalar aldılar ve yıllardır zindanlarda ömür çürütüyorlar.

15 Temmuz kalkışmasından önce de İslami kimlikli mahkumların uğradığı haksızlıklar ve hukuksuzluklar defaatle dile getirildi. Seslerinin duyulması için yıllarca süren çeşitli kampanyalar yapıldı. Ancak mazlum ve mustazaf olmalarından dolayı olacak ki seslerini kimseler duymadı veyahut duymak istemedi.

Adaletle hükmettiklerini söyleyen hiçbir yönetici, dosyaları çelişkilerle dolu İslami kimlikli mahkumların derdiyle hemhal olmadı. O süreçlerde İslami kimlikli mahkûmların sesi olmak ve sorunlarını gündeme taşımak cesaret gerektiriyordu. Ancak o cesareti hiç kimse gösteremedi.

Şimdi durumlar çok farklı. Zira 15 Temmuz darbe girişiminden sonra çok şey değişti, olumlu açıdan birçok gelişme yaşandı. FETÖ`cüler hem yargıda ve hem de etkin oldukları diğer kurumlarda ayıklandı, iş yapamaz hale getirildiler. Dolaysıyla, adımların atılması için ciddi engeller kalmadı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın dile getirdiği “hapishanelerde çürüyen vatandaşlarımız var” hususu bu bakımdan çok önemli ve anlamlıdır. Haksız yere ve çeşitli desiseler neticesinde onlarca yıldır hürriyetleri ellerinden alınan 28 Şubat ve FETÖ mağduru mahkûmların hapishanelerde daha fazla çürütülmesine göz yumulmamalı artık.

“15 yıldır hapishanelerde çürüyen vatandaşlarımız var” ifadesini kullanmak anlamlıdır ancak tek başına yeterli değildir. Bunun gereği yapılmalı, hakların iadesi için adımlar atılmalı. Bir formül bulunup mağduriyetler giderilmeye çalışılmalıdır. Söylemek, dile getirmek yetmez ‘icraata geçmek` gerekir.

Artık herkes İslami kimlikli Yusufî tutsakların maruz kaldığı kumpas ve komplolardan haberdardır, dolaysıyla gereği yapılmazsa büyük bir vebaldir.

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında yaşanan gelişmelerin, ülkenin ve toplumun aydınlık geleceği açısından hayırlı sonuçlar doğuracağını temenni ediyoruz. Süreç istenilen şekilde değil elbet. Süreç sancılı ve zorlu. Artçı etkiler bitmiş değil.

15 Temmuz kalkışmasının arkasındaki karanlık güçler, iktidarı zorda bırakmak ve aciz düşürmek için her yolu deneyemeye ve taşeron örgütleri kullanarak kaos ortamı oluşturmaya devam edeceklerdir. Bahse konu bütün olumsuzluklara rağmen “hayırlı sonuçlar” açısından ümitliyiz ve HİÇBİR ZAMAN ÜMİDİMİZİ YİTİRMEYECEĞİZ.