• DOLAR 34.648
  • EURO 36.608
  • ALTIN 2938.12
  • ...

Çözüm bulunması için çeşit çeşit projeler üretilen, etkinlikler, programlar, seminerler, kampanyalar organize edilen... 

Şimdi de seferberlik ilan edilen... 

Evet, başörtü sorununu kastettiğimi anladınız sanırım. 

Öncelikle şunun iyice bilinmesi gerekir ki, başörtü sorunu mağdur edilen bacılarımızın öncelikli çözülmesi gereken sorunudur. İslami hassasiyet sahibi kişi, cemaat ve derneklerin de üzerinde projeler üretmeye devam etmesi gereken birinci meseledir. 

Okul zamanlarında bacılarımızın kapılarda bekletildiğine, bazen kendini bilmez demokrat(!) müfettişler tarafından hakaretlere uğradığına, aşağılandığına, küçük düşürüldüğüne şahit olmuş, bazen de televizyon, internet veya gazete sayfalarından okumuşuzdur. Eminin bunları okuyan/izleyen her Müslüman, bacılarımıza zorluk çıkaranlar hakkında hiçte iyi şeyler temenni etmemişlerdir. 

Yine geride bıraktığımız 2010 yılı içerisinde ilköğretime giden başörtülü kardeşlerimize karşı yürütülen kirli desiseleri de duymuşsunuzdur. 

Ecenur Özel ile başlayan baskı, dayatma ve sürgünler ardından Tuba Yosunkaya, Büşra Ayata, Sabiha Alaş, Zeynep Durmaz, Zeynep Ödemiş, Maşallah Gül ile devam etti. Tabi ismini saymadığımız daha nice kardeşimizde, ilköğretime başörtüsüyle devam etmek istediği için pek çok haksızlıklar uğrayıp mağdur edildi, kimi de hakkını savunduğu için devletin yöneticileri tarafından marjinal ilan edildi. 

İşin acı tarafı da, çocuğunu başörtüyle okula göndermeye devam edeceğini söyleyen aileler, devletin bakanları tarafından bir nevi tehdit edildi. Neymiş efendim! Eğer ki, aileler çocuklarını başörtüyle okula göndermeye devam ederlerse, mevzuata karşı koyuyorlar demektir, bu da suç teşkil eder. Böyle devam ederlerse de, o zaman devlet çocukları aileden alacak(mış) 

Evet, devletin insan hakları Komisyonu Başkanı bunları söylüyor(du), başkası değil... 

Hem haksızlıklara uğrayacaksın, ama hakkını aramayacaksın! 

En doğal hakkın olan eğitim için ilköğretime başörtüyle devam etmek isteyeceksin, ama -yasalarda öyle bir kanun olmamasına rağmen- suç teşkil ediyorsun safsatalarıyla karşılaşacaksın! 

Açık bir şekilde mağdur edileceksin; mağdur edildiğin için İslami sorumluluğun gereği haykıracaksın, ama sesini yükselttiğin için marjinal ilan edileceksin! 

Allah`ın emri gereği örtünen kızının sessiz feryatlarına kulak vereceksin; kızının isteği üzerine onu başörtüsüyle okula göndermeye devam edeceksin; okula gönderdiğin için mevzuata aykırı hareket ettin denilecek ve çocuğunu elinden alacağız tehditleriyle karşı karşıya kalacaksın! 

İşte öyle bir ülkede yaşıyor ve böyle düşünen yöneticiler tarafından -istesekte istemesekte- yönetiliyoruz. 

İslami endişe ve kaygısı olan insanlar olarak bizler; böyle bir sistem ile idare ediliyorsak, bir şey yapmayacak mıyız? Herhangi bir plan ve projemiz olmayacak mı? Çalışmalarımız olmayacak mı? Halkımıza öncülük ve önderlik yapmayacak mıyız? Yıllardır aydınlıkçıların üzerinde çalışmasına rağmen, çözüm üret(e)medikleri problemler için çözüm önerilerimiz olmayacak mı? Önemli gördüğümüz, önemle üzerinde durduğumuz sorunlarımız için seferberlik ilan etmeyecek miyiz? 

Allah Teala`ya hamd olsun ki İslami hassasiyet sahibi kişiler, gazeteler, dergiler, internet siteleri var... vs Ayrıca merkezi Diyarbakır`da bulunan MUSTAZAF-DER var. 

Elbette ki İslami hassasiyet sahibi bu kişi ve dernekler; Müslümanların rahat etmesi için, mağduriyetlerinin giderilmesi için, ihtilaflara karşı Muhammedi ittifak için, örtülü bacıların halledilmesi gereken öncelikli problemi olan başörtü sorunu için, başörtü zulmüne ve yanlış örtünmeye karşı çıkmak için; gerekli çalışmalar yapacak, seferberlikler ilan edeceklerdir. 

Bizim de üzerimize düşen bu kampanyalara katılmak ve destek vermektir. 

İşte Mustazaf-Der`in başlatmış olduğu; Tesettür Seferberliği Kampanyası... 

Gelin, bu kampanyaya her şeyimizle destek verelim, sahip çıkalım. 

Arkadaşlarımıza, kardeşlerimize, komşularımıza, yöneticilerimize, müşterilerimize, beraber çalıştıklarımıza anlatalım. 

Mağdur edilen bacılarımızın sözcüleri olalım, seslerimizle onlara destek verelim, seslerini/seslerimizi hükümete duyuralım. 

Yapılacak yeni Anayasada başörtünün devlet kurumlarının her kademesinde ve ilköğretim dâhil eğitimin her aşamasında en doğal hak olarak yasalaştırılmasına sonuna kadar destek verelim. 

Başörtü için düzenlenecek seminerlere, etkinliklere, kampanyalara ailelerimizle beraber katılalım. 

Başörtü platformlarının çalışmalarında bulunalım, görüş ve önerilerimizi onlardan esirgemeyelim. 

Ve en önemlisi... Gelin, tesettürün ne olduğunu yapacağımız etkinliklerle tanıtalım. 

Gerçek örtünmenin nasıl olması gerektiğini, Allah`ın istediği örtünmenin sınırlarının ne ve nasıl olduğunu anlatalım. 

Tesettürün bir bütün olduğunu; dar pantolonun üzerine gömlek ve başta da rengârenk eşarbın gerçek örtünme şekli olmadığını söyleyelim. 

Ve eğer ki bunları söylüyorsak ta; yaşamımızla, yaşantımızla, hal ve hareketlerimizle, konuşmalarımız ve söylemlerimizle, örtünme şeklimiz, giyim tarzımız, sakal ve saçımızı tarayış şeklimizle örnek olalım. Bunları yaptığımız takdirde, göreceksiniz ki kazançlı çıkan biz olmuşuz. 

Yaptığı etkinlikler ile yüz binlerce insanı bir araya toplayan Peygamber Sevdalıları Platformu üyelerinden Mustazaf-Der`in başlatmış olduğu Tesettür Seferberliği Kampanyasına, İslami ve insani sorumlulukları nedeniyle destek veren bütün herkese selam olsun. Allah Sübhanehu ve Teala kendilerinden razı olsun. 

Selam ve dua ile... 

Muhammet Şerif / Doğruhaber