• DOLAR 34.55
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3006.52
  • ...

Türkiye’de bulunan mülteci ve sığınmacılara yönelik geliştirilen nefret söyleminin geldiği seviye gözler önündedir.

Kayseri’de yaşanan ve hiç kimsenin kesinlikle tasvip etmeyeceği bir cinsel istismar olayı sonrasında sokaklara inerek Suriyeli sığınmacıların ev ve işyerlerini ateşe vermek, doğru ve kabul edilebilir bir tepki olmamıştır.

Kayseri’de başlayan eylemler daha sonra başka illere de sıçramıştır. Adana, Antalya, Gaziantep, Hatay, Bursa, İzmir, Şanlıurfa gibi illerde de sokaklara inen göstericiler ırkçı sloganlar eşliğinde Suriyelilerin ev ve işyerlerine yönelik saldırılar gerçekleştirmiştir.

Antalya’nın Serik ilçesinde ise 17 yaşındaki Ahmet Handan El Naif isimli Suriyeli bir mülteci işçi sokak ortasında bıçaklanarak öldürülmüştür.

Bu olayların önü alınmadığı müddetçe devam etme olasılığı vardır. Kayseri’de başlayıp Antalya’da 17 yaşındaki bir çocuğun ölümüne sebep olan olaylar, yıllardır siyasi çıkar uğruna mülteci ve sığınmacılara yönelik nefreti ve şiddeti körükleyen söylemlerin bir sonucudur.

Kimi sosyal medya kullanıcıları olaylardan hemen sonra provokasyon peşinde olarak olayların daha da büyümesine sebep olmuştur.

Ne yazık ki provokasyonlara alet olan kimi vatandaşlar sokaklarda mültecilerin evlerini taşlamış, işyerlerini ve arabalarını ateşe vermiş ve küçücük masum çocuklara büyük bir korku yaşatmıştır.

İşin acı ve düşündürücü tarafı ise kimileri bu saldırı ve nefret söylemlerini meşrulaştırmaya çalışarak siyasi emellerine ulaşmaya çalışmaktadır.

Siyasi emelleri uğruna suçsuz insanlara saldırmayı meşru gösterenlerin ve sorumsuz açıklamalarıyla olayları körükleyenlerin vicdanlarda mahkûm olacağı bilinmelidir.

Açıklama ve yaklaşımlarıyla olayların büyümesine sebep olan kışkırtıcıların ve arkalarındaki karanlık güçlerin bir an evvel tespit edilip adalet önüne çıkarılmaları sağlanmalıdır.

Bu konuda mesuliyet hükümetindir. Hükümet aynı zamanda ülkede hayatlarını sürdüren sığınmacıların can ve mal güvenliklerini sağlamak zorundadır.

Hem Türkiye’de hem de Suriye’de tarafları kışkırtan eylemlerin arkasında kimlerin olabileceği unutulmaması gereken bir hakikattir.

Karanlık güçler Türkiye’de de Suriye’de de kaotik bir ortamın oluşmasını hedeflemektedirler. Karanlık güçlerin emellerine ulaşmaması için bugün gerçekleştirilmek istenen eylemlerin mutlaka önüne geçilmelidir.

Irkçı ve faşist zihniyete sahip kesimler hiçbir zaman kendilerinden başka bir ideolojiye hayat hakkı tanımak istememiştir.

Irkçı yaklaşımların ne ülkeye ne de topluma hiçbir faydasının olmayacağı bilinen bir hakikattir. Bundan sebep, bir psikolojik hastalık olan ırkçılıktan kurtulmak gerekmektedir.

Irkçılık, kendinden başka kimseyi tanımamaktır, farklı bir ırk veya etnik kökene sahip olan insanlara ön yargıyla yaklaşmaktır, onlara ayrımcılık ve düşmanlık etmektir.

Allah toplumu ırkçılık hastalığından kurtarsın.