İnsanlığın siyonizme karşı isyanı
İnsanlığın kalbine saplanmış zehirli bir hançer mesabesinde olan azgın siyonistler, aylardır tüm dünyanın gözleri önünde Gazze’de soykırım suçu işliyor. Kadın çocuk demeden, sivil asker ayırımı yapmadan katliamlarını sürdürüyor. Okul, cami, hastane, üniversite gibi savaşlarda bile dokunulmaması gereken yerleri hedef gözetmeden bombalıyor.
İşgal rejiminin zulüm ve katliamlarına tepki göstermek maksadıyla dünyanın farklı coğrafyalarında vicdan ehli insanlar sokaklara inerek ve gasıp işgal rejiminin soykırım suçu işlediğini haykırarak uluslararası kamuoyunun harekete geçmesini istediler. Göz göre göre katledilen masum kadın ve çocuklar için insan hakları savunucularının adım atmasını, girişimlerde bulunmasını istediler.
Kimi zaman kadın ve çocuk hakları için günlerce eylem yapanlar ya da insana yönelik bir ihlal olduğunda dünya kamuoyunu harekete geçiren insan hakları savunucuları, söz konusu Filistinli mazlumlar olunca üç maymunu oynamayı tercih ettiler. Siyonist soykırıma karşı tepki göstermeyip yaşananlar karşısında ne yazık ki zalim işgalcilerin yanında durarak gerçek niyetlerini ortaya koydular.
Onlar kendilerine yakışanı yaptılar bugüne kadar olduğu gibi. Çünkü bugüne kadar samimi bir yaklaşımda bulunmamışlardı. Sadece kendileri için geçerliydi yazıp kabul ettikleri kanun, yasa ve beyannameler. Kendilerinin dışındakiler için uygulanmasına gerek yoktu. Zaten küresel sistemin başat aktörleri de aynı düşüncedeydi, bu yüzden istediklerini yapabilirlerdi.
Bu yaklaşımlarıyla, insan hakları, demokrasi, özgürlük gibi söylemlerinin içinin ne kadar boş ve anlamsız olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Demokrasi dedikleri ya da insan hakları sözleşmeleri dedikleri helvadan bir puttu. Menfaatlerini etkileyecek hiçbir beyannamenin geçerliliği yoktu. Onlar için önemli olan sistemlerinin devamlılığıydı; bunun için insanların katledilmesinin, mazlumların soykırıma uğramasının, okul ve üniversitelerin bombalanmasının bir önemi yoktu.
Bu adaletsiz düzenin ve küresel sistem sahipleri ve savunucularının vicdansız yaklaşımlarının yanlışlığını elbette korkusuz bir şekilde dile getirenler olmalıydı. 209 gündür devam eden ve 34 bin 568 insanın şehid edilmesine sebep olan siyonist işgal ve katliamlara karşı dünyanın dikkatini celp etmek ve Filistin halkının yaşadığı soykırıma yönelik farkındalık oluşturmak üzere yeni bir haykırışın, yeni bir isyanın olması gerekiyordu. Belki de bu isyan bugün ABD üniversitelerinde başlayan “Gazze İsyanı”dır.
Malum 16 Nisan’da ABD’nin New York eyaletindeki Columbia Üniversitesi’nde başlayan “Filistin Destekçisi Protestolar” şu anda birçok üniversiteye yayılmıştır. ABD üniversitelerinde başlayan Gazze eylemleri aynı zamanda İngiltere, İtalya, Fransa, Avusturya, Mısır ve Tunus’taki kampüslere de yayılmış durumdadır. Vicdani uyanışın göstergesi olan bu isyanlar, azgın katliamcı siyonistlerin zulümlerine ve destekçilerinin ikiyüzlülüklerine karşı haklı bir başkaldırıdır.
Son haberlere göre ABD’de Filistin’le dayanışma eylemleri 40’tan fazla kampüste devam ediyor. Eylemlerde ABD polisi hem öğrencilere hem de akademisyenlere çok sert bir şekilde müdahale ediyor. Yüzlerce öğrenci, akademisyen, profesör, bölüm başkanı insanlık dışı müdahalelere maruz kalıp ters kelepçeyle gözaltına alınıyor. Şuana kadar gözaltına alınanların sayısının 900 olduğu belirtiliyor. Demokrasiden, insan haklarından, düşünce ve ifade özgürlüklerinden söz edilirken mangalda kül bırakmayan ve özgürlükler ülkesi olmakla övünen ABD, mevzubahis işgal rejimi olunca bu değerlerin tümünü hiçe sayıyor.
Columbia Üniversitesi’nde başlayan ve birçok kampüse yayılan eylemlerde, ABD yönetimine, işgal rejimine verdiği destekten dolayı çok ciddi anlamda tepki gösteriliyor. Eylemciler, soykırımcı siyonist rejimin en büyük suç ortağının ABD olduğunu dile getiriyor. El hak doğrudur. Bugüne kadar işgalcilerin her katliamına destek veren ABD’dir, dolaysıyla katliamlardan dolayı vicdanlarda mahkûm edilmesi ve adalet önünde cezalandırılmak üzere hesap vermesi gereken işgalci katillerle birlikte suç ortağı ABD’dir.
Üniversitelerin tüm insanlık adına siyonizmin zulüm ve vahşetlerine karşı başlatmış oldukları haklı isyan, anlamlı ve değerlidir. Dini dili fark etmeksizin vicdanlı bütün insanları harekete geçirmesi, insanlık ailesinin ortak sesi olması, dünya için tehlike arz eden siyonizm ideolojisinin bertaraf edilmesi ve nehirden denize özgür bir Filistin’in inşası açısından desteklenmesi gerekmektedir.