• DOLAR 34.651
  • EURO 36.413
  • ALTIN 2925.922
  • ...

Depremin yaralarını sarmak için ülke olarak seferberlik ruhuyla hareket edildiği konusunda sanırım hemfikirdir çoğu insan.

Fakirinden zenginine, resmisinden siviline, partisinden derneğine kadar herkes elinden geleni yapmaya çalıştı.

Musibet ağırdı, imtihan büyüktü, tahribat ve yıkımlar fazlaydı; bu açıdan herkesin elini taşın altına koyması gerekiyordu.

Asrın Felaketi olarak adlandırılan imtihan karşısında milletçe bir dayanışma örneği sergilenmesi lazımdı.

Bu zor günde acının hafifletilmesi için sabır ve özveriyle bir gayretin ortaya konulması elzemdi.

Hayırseverler seferber oldular mazlumlara umut olmak için. Eksiklikler olsa da kurumlar yapması gerekeni yapmaya çalıştılar.

Yoğun çalışmalar ve fedakârlıklar arasında kabul edilemeyecek davranışlar da sergileyenler oldu maalesef.

İnsanların enkazların altında olduğu acılı bir zamanda suiistimallerin yaşanması bizlere göre şaşırtıcıydı, olmaması gereken bir durumdu.

Nasıl olur da insanlar hayatta kalma mücadelesi verirken birileri onların mallarına, değerli eşyalarına göz koyabiliyordu.

Her gelişmede olduğu gibi yaşadığımız deprem sürecinde de herkes kendine yakışanı yaptı.

Bir tarafta iyiliğin yaygınlaşması için gecesini gündüze katanlar, diğer yandan kabul edilemeyecek davranışlar sergileyenler…

Deprem sürecinde görevlerini en iyi şekilde yapanların başında kanaatimce İslami Sivil Toplum Kuruluşları vardı.

Elbette tüm kurumlar, kuruluşlar, dernekler, hayırseverler bir şeyler yapma çabasında oldular ancak İslami Sivil Toplum Kuruluşları yardım faaliyetleri konusunda öncü ve örnek oldular.

Büyük acıların yaşandığı, nice insanın kaybedildiği deprem sürecinin ilk anından itibaren büyük bir özveriyle çalıştılar.

Önceki zamanlarda fakire, mağdura, muhtaca umut olanlar, deprem sürecinde de afetzedelere umut oldular.

Depremin ilk saatlerinden bugüne büyük acılar yaşayan vatandaşların yanlarında oldular, yaralarını sarmaya çalıştılar.

Enkazda bulunan insanların kurtulması için yoğun bir şekilde mesai harcadılar, aşevleri kurarak insanlara sıcak yemek ulaştırdılar.

Büyük afet yaşanır yaşanmaz yollara koyuldular, koordinasyon merkezleri kurarak yardımları organize ettiler.

Nerede yardım bekleyen bir afetzede varsa onlara yetişmeye, ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştılar.

Sessiz, sedasız, reklamsız ve gösterişsiz bir şekilde hayırlı hizmetlerini sürdürmeye, bir nebze de olsa aziz milletin yaralarına derman olmaya çalıştılar.  

Binlerce gönüllü ile sahada bulunarak, hem arama kurtarma hem de yardım faaliyetlerinde bulundular. Aynı zamanda gönderdikleri ekiplerle, çadır kentlerdeki vatandaşlara ve özellikle de çocuk ve gençlere manevi ve psikolojik açıdan destek verdiler.

İyi ki varlar, Allah-u Teâlâ yaptıklarını kendi rızası için kabul eylesin, mükâfatlarını artırsın.

İslami Sivil Toplum Kuruluşları’nın toplumun hakikati oldukları deprem sürecinde bir kez daha tescillenmiştir.

Hiçbir çıkar gözetmeden insani ve İslami görevleri gereği millete hizmete devam eden bu kuruluşların daha iyi çalışmalar yapması için kamu imkânlarından da faydalanmaları gerekmektedir.

Halka umut olan, halkın yaralarının sarılması için tüm imkânlarını seferber eden, bir tas sıcak aşın afetzedelere ulaşması için canla başla çalışmalar yapan Umut Kervanı Vakfı, Yetimler Vakfı gibi İslami Yardım Kuruluşları’nın “Kamu Yararına Çalışan Dernekler” statüsüne alınması; mağdurların, mahzunların, muhtaçların ve tüm ihtiyaç sahiplerinin yardım hizmetlerinden daha çok faydalanması anlamına gelecektir.

Vakit kaybetmeden ivedi bir şekilde bu İslami yardım derneklerinin belirlenmesi ve bahse konu ettiğimiz statüye alınmaları gerekmektedir.