• DOLAR 34.65
  • EURO 36.378
  • ALTIN 2930.92
  • ...

“Adım Nur’dur Nur ışık demektir. Ancak ben zulmün karanlığında yaşıyorum. Çünkü ben Yemenliyim. Ben anneydim. İki yavrum vardı, Ahmed ve Ensiyya. Açlık, hastalık ve bu savaş… Çocuklarımı elimden aldı. Dünya insanları sadece izledi.”

“Neredeyse yok gibiyiz. Biz yalnızız. Hiç kimse sesimizi duymuyor. Bu videoyu bütün dünyaya göndermek istiyorum. Ama bizim internetimiz yok ki videolarımızı gönderelim, sesimizi dünyaya duyuralım.”

Yukarıdaki sözler, Yemenli bir anneye ait. Yemen’de yaşanan açlık ve sefalete dikkat çekmek üzere bu sözleri dile getirmiş.

Sosyal medyada yayımlanan videoyu izlerken kifayetsiz kaldı düşünceler, düğümlendi boğazda kelimeler.

Ne yazılabilir ki Yemenli annenin yaşadıkları karşısında, hangi cümle, hangi kelime yaşadığı acıyı yansıtabilir ki okuyucuya.

Bir tarafta yaşanan şatafatlı, şaşaalı, gösterişe dayalı hayatlar; diğer yandan “Yemin ederim dün gece aç yattık” diyerek bir parça ekmek bulamadığını dile getiren mazlumlar.

Düşünmüyor değil insan; neden bu kadar adaletsizlikler yaşanıyor dünyada? Sosyal adalet neden sağlanamıyor?

Sanayinin, teknolojinin, üretimin bu kadar çok olduğu, dijital bir dönemin yaşandığı, temel gıda ürünlerine ulaşmanın rahat olduğu 21. yüzyılda insanlar neden hala açlıktan ölüyor?

Çocukların açlıktan ölüyor olması, vicdanları rahatsız etmiyor mu Allah aşkına?

Binlerce değil sadece bir çocuğun bile açlıktan ölmesi sansasyonel bir vakıadır, tedbirlerin hızlıca alınmasını gerektiren ehemmiyetli bir meseledir.

Ey dünya, haberin var mı? Yemen’de günde onlarca çocuk açlık sebebiyle hayatını kaybediyor.

Ey insanlar, haberiniz var mı? Yemen’de temiz su bulmadığından, ilaç temin edemediğinden, tedavi olamadığından dolayı her gün onlarca çocuk mazlumca can veriyor.

Ey zenginler, farkında mısınız? Yemen’de evlatlarına mont alamayan babalar, bebeklerine mama bulamayan anneler, çadırları için ısıtıcı temin edemeyen aileler sizlerden yardım bekliyor.

8 yıldır devam eden savaş Yemen halkını evlerinden etmiş, biçare kılmış, sefalete sürüklemiş, ülkenin dörtte üçünü yardıma ve korumaya muhtaç bırakmış.

Halk perişandır Yemen’de, çocuklar açtır Yemen’de, aileler sahipsizdir Yemen’de.

Mazlumların sesi çıkmıyor, mustazafların çığlıkları duyulmuyor Yemen’de.

Bir insanlık trajedisi yaşanıyor Yemen’de. Bu trajedi, insanlık ailesinin sorunudur. Bu sorun hepimizindir.

Zalimlerden, emperyalistlerden, yeryüzünün egemen güçlerinden medet umamayız. Yemen’i onların insafına terk edemeyiz. Post Truth çağında göstermelik açıklamalarına kanamayız.

Ne yapacaksak biz yapmalıyız. Onlara yardım elimizi uzatmalıyız, onları sahiplenmeliyiz, imkânlar dâhilinde seferberlik başlatmalıyız.

Amerikan destekli saldırılara ve siyasi komplolara karşı mücadele eden Yemen’deki Müslüman kardeşlerimizi yalnız bırakmamalıyız.

Amerika başta olmak üzere hiç bir ülkenin Yemen’de vekâlet savaşı sürdürmesine müsaade etmemeli, uzun yıllardır devam eden ve açlık ve sefaletin sebebi olan savaşın sona ermesi için “Artık Yeter!” diyebilmeliyiz.

Biz güçlüyüz, biz büyük bir aileyiz, biz İslam ümmetiyiz.

Coğrafyamızda zengin “kaynaklarımız” var, dünyanın gidişatını değiştirebilecek “insanlarımız” var, kimselerde bulunmayan “imkânlarımız” var, hiçbir gücün galebe çalamayacağı “imanımız” var.

Biz istersek yaparız, biz bir olursak başarırız, biz vahdeti sağlarsak sosyal adaleti tesis eder, mazlumlara umud oluruz.

Biz ihlasla, samimi duygularla, kardeş olduğumuzun mülahazasıyla adımlar atarsak muvaffak olur, bize düşmanlık edenlere galebe çalarız.

Biz gücümüzün farkına vararak, “farklılıklarımız zenginliğimizdir” diyerek, ihtilaflarımızı bir kenara bırakarak, sorunlarımızı dış güçlere havale etmeden kendi aramızda çözmeye çalışmalı; Yemen gibi İslam beldeleri başta olmak üzere tüm yeryüzünü ve dahi tüm insanlık ailesini yeniden iman nuru ve İslam’ın adaletiyle tanıştırmak üzere yeni bir başlangıç yapmalıyız.