İyileştirme değil kadro istiyorlar
Bugünkü köşemizde, geçen yılın Haziran ayında “Fahri Hocaları Duyun!” başlığıyla köşemize taşıdığımız Fahri Kur’an Kursu Öğreticilerinin sorunlarını ve mağduriyetlerini yeniden ele alacağız ve yetkililere seslenip sorunun çözümü konusunda girişimde bulunmalarını isteyeceğiz.
Mağdurlar, birlikte ve organizeli hareket edebilmek için “Fahri Kur’an Kursu Öğreticileri” adıyla bir platform kurmuş ve bu platform üzerinden kıt imkânlarla seslerini yetkililere duyurmaya ve kamuoyu oluşturmaya çalışıyorlar.
Onları dinlediğimizde, uzun süredir görevde olduklarını, görevlerini tam anlamıyla yapmalarına rağmen haklarını eksik aldıklarını, daha önce siyasilerin ve yetkililerin verdikleri sözleri tutmadıklarını ve bu konuda kırgın olduklarını dile getiriyorlar.
İstekleri ve beklentileri; Fahri Kur’an Kursu öğreticileri konusunun gündem olması, dile getirdikleri taleplerinin karşılanması, mevcut sorun ve sıkıntılarının ve de mağduriyetlerinin giderilmesi adına seslerinin duyurulmasıdır.
Maalesef ki uzun bir zamandır konu Türkiye’de yerel ve ulusal anlamda gündeme gelmesine, TBMM’de konuşulmasına ve sorunun çözümü için yetkililer tarafından bazı sözler verilmesine rağmen talepleri ve beklentileri henüz karşılanmış değildir.
Yazımızın bu kısmında, Fahri Kur’an Kursu Öğreticilerinin neler yaptıklarına ve nasıl göreve alındıklarına bakalım, ardından sorun ve taleplerine geçelim.
Müftülükler, Kur’an kurslarında ihtiyaç duydukları öğretici açığını “Fahri Öğreticiler” ile karşılarlar. Fahri öğreticileri alırken de onları yazılı ve sözlü sınavlara tabi tutarlar. Müracaat için bazı şartların başvuru yapacak adaylarda olması gerekiyor.
Bu şartların en önemlisi, en son yapılan KPSS ve DHBT’den en az 60 ve üzeri puan alınmasıdır. 60 puana sahip olanlar istenilen diğer belgelerle şahsen müftülüklere başvurur ve daha sonra başvuruları kabul edilenler sözlü sınava/mülakata tabi tutulur. Sonrasında ise sınavda en yüksek puan alandan başlamak üzere sırayla görevlendirmeler yapılır.
Fahri Kur’an Kursu Öğreticileri göreve alındıktan sonra müftülüklerin belirleyeceği Kur’an Kursları ya da camilerde hizmet vermeye başlarlar. Bazen köylerde, bazen beldelerde, bazen de ilçe merkezlerinde görevlerini icra ederler.
Görevlerini yapmalarına, yükümlülüklerini yerine getirmelerine rağmen “sözleşmeli personel” olabilme şansına bile sahip değiller. Daha da ötesi görev yaparlarken hukuki ve idari güvenceleri çok azdır.
Örneğin SGK’ya ödenen primleri ayda 10 günlüktür. Kendilerine asgari ücretin 3’te 1’i civarında ödenen ücretin yarıdan fazlası ise ücra köşelerdeki görev yerlerine ulaşım gideri olarak harcanmaktadır.
Fahri hocalar tüm bu olumsuzluklara rağmen, Kur’an-ı Kerim ve tecvitli okuma öğretimi başta olmak üzere İslami meseleler ve değerler eğitimi gibi hassas konularda öğrencilere hizmet vermeye ve nesli maneviyata bağlı bir şekilde yetiştirmeye devam ediyorlar.
Uzun yıllardır bu şartlarda görev yapıyorlar. Ancak artık mevcut şartlarının değişmesini, hak ettikleri haklarının kendilerine verilmesini ve mağduriyetlerinin giderilmesi konusunda iktidar milletvekilleri tarafından kendilerine verilen sözlerin yerine getirilmesini talep ediyorlar.
Mağdur fahri öğreticilerin taleplerinin karşılanması imkânsız bir husus mudur acaba, çok mu olmayacak, yerine getirilmeyecek isteklerde bulunuyorlar? Elbette ki hayır, istekleri ve talepleri makul ve yerinde. O halde neden bugüne değin herhangi bir çözüm ortaya konulmamıştır?
Fahri Kur’an Kursu öğreticileri, hiçbir şarta tabi tutulmadan çalıştıkları yıllarda eksik yatırılan sigortalarının 30 güne tamamlanmasını istiyorlar, ayrıca görevde olma şartı aranmadan, ön lisans veya lisans ayrımı yapılmadan SGK prim günleri baz alınarak direkt kadro istiyorlar.
Önceki yıllarda konuşulan “Geçici Kur’an Kursu Öğreticileri ve Vekil İmam Hatiplerin Kadroya Geçirilmesi” konusunun yeniden siyaset kurumunun gündemine gelmesini, liyakat ve adalet ilkeleri gözetilerek kendilerine kadro verilmesini talep ediyorlar.
Mağdur oldukları için yıllardır haklarını muhtelif platformlarda dile getiren ve kamuoyu oluşturma gayretinde olan Fahri Kur’an Kursu Öğreticilerinin talebi iyileştirme değil kadrodur. Bu konuda fahri hocaların sesine kulak verilmeli, talepleri mutlaka yerine getirilmelidir.