• DOLAR 34.654
  • EURO 36.361
  • ALTIN 2919.715
  • ...

İnsanlık ailesinin yaşadığı sorunlar ve neslin geleceği ile ilgili derdi olan herkes bugünlerde “Ne olacak bu toplumun hali?” diye soruyor.

Herkes bir arayış içerisinde sanki. Toplumun duyarlı kesimi sokak ve caddelerde karşılaştıkları manzara ve görüntülerden dolayı gidişatın iyi olmadığının farkında.

Birileri siyasi saiklerle ekonomik durumun ülkeyi kaotik bir ortama sürüklediğini dile getirirken, yaşanan ahlaksızlık içeren olayların ve normalleştirilen giyinme tarzının nesli ne derece tahrip ettiğinin bilincinde değil.

Evet, ülkede çok ciddi bir ekonomik sorun var. İnsanlar geçim sıkıntısı yaşıyorlar, alım güçleri düşmüş durumda. Aynı zamanda yolsuzluk da ekonomik sorunla birlikte çözülmeyi bekleyen büyük bir problem.

Ancak bugün kanaatimce ülke olarak çok daha büyük tehlikeyle karşı karşıyayız. Sanırsam bu dönem şeytan ve avenesi sürekli mesai yapıyor. Gece gündüz toplumu ifsad için yoğun bir biçimde çalışıyor.

Kutsallarımızın şer güçler tarafından akılları çelinen gençliğin oyuncağı haline getirilmesi, insanları açıkça günah ve harama davet eden davranış ve söylemlerin park ve sokaklarda alenen sergilenmesi, konser ve festival adı altında kız ve erkeklerin saatlerce aynı ortamda devlet kurumlarının organizesinde sözde bahar şenlikleri adı altında eğlendirilmesi gibi yozlaştırıcı çalışmaların hız kazanması ve kurumsallaşması, toplumun inanç ve değerlerinden ne kadar uzaklaştığını gösteriyor.

Ahlaksızlıklara karşı toplumumuz bu derece sessiz kalmazdı aslında. Ancak bugün toplum kötülüklerin işlenmesine karşı sağır sultanı oynuyor. Herkes, bana dokunmayan yılan bin yaşasın modunda.

Bu anlayış, ülkenin ve neslin geleceğine fayda sağlayacak bir yaklaşım değildir. İnsanları bu anlayışa sürükleyen ülkenin kanunları ve eğitim sistemidir. Kanunlar, haramın alenen işlenmesine karşı olmadığı gibi eğitim sistemi de erdemli ve değerlerine bağlı bir neslin yetişmesini asıl öncelikli hedef olarak görmemektedir.

Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne Batılılaşma, Çağdaşlaşma, Modernleşme gibi düşünce akımlarıyla Müslüman topluma birkaç beden büyük gelen libaslar giydirildi. Bu düşünce akımlarının ilkelerinin benimsenmesi için baskılar yapıldı, amacın hâsıl olması için makyavelist bir düşünce sistemi öncelenerek her yol denendi.

Batı anlayışının benimsendiği Türkiye’nin eğitim sisteminde din hiçbir zaman öncelikli başlık olmadı. Atatürkçülüğün vazgeçilmezleri olarak Laiklik, Milliyetçilik ve Kemalizm ile öğrenciler okullarda dine ve örfe yabancılaştırıldı.

Cumhuriyetle birlikle modern kent hedefi güdülerek şehirler imar edildi, ancak şehirler imar edilirken bir toplumun aydınlık geleceği olan nesiller ihmal edildi, ahlak ve maneviyattan uzaklaştırıldı, hedonizmin kurbanı haline getirildi.

Hedonizm ve popüler kültür uğruna ihmal edilen gençlik maalesef bugün toplumu değerler açısından imha ediyor. Yazar Yusuf Kaplan, “Gençliğini ihmal eden geleceğini imha eder!” derken tam da bunu kast ediyordu.

Geleceğin emin ellerde olmadığı bugün herkesin malumu. Gençliğin gelecek tasavvuru yok denecek kadar az. Haz, hız ve anlık zevk, gençliğin vazgeçilmezleri arasında. İdeolojik dayatmalar ve eğitim sistemi, gençliği sonu olmayan bir çıkmaza sürüklüyor.

Sorun sadece gençlikte değil tabi ki; sorun, sistemde bilhassa da eğitim sitemindedir. Bunun için ihmal edilen gençliği hedonizmin pençelerinden kurtarmak için öncelikle gençliği inanç ve değerlerine yabancılaştıran kanun ve sistemleri ıslah etmek gerek. Yoksa o ihmal edilen gençlik geleceği imha etmeye devam edecektir.