• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.86
  • ...

Türkiye’nin en büyük ve en önemli sorunlarından biri, ekonomidir. Kamuoyunun en çok konuştuğu konu olmasına rağmen maalesef şuana değin soruna ciddi bir çözüm getirilememiştir.

Ekonomi politikalarının yanlışlığından dolayı piyasadaki istikrarsızlık ile birlikte temel tüketim ürünlerinde yaşanan fiyat artışları doğal olarak vatandaşları olumsuz anlamda etkiliyor.

Kime dokunsan bin ah işitiyorsun, hangi vatandaşı dinlesen zor günler geçirdiğini anlıyorsun. Vatandaş yaşanan krizin sebebinin iktidarın yanlış girişimleri ve politikaları olduğunu söylüyor.

Muhalefet de kendi penceresinden gelişmeleri yorumlayarak, iktidarın ekonomi politikalarındaki yanlışlıkları çok sert bir şekilde eleştiriyor.

Tabi muhalefet en büyük eleştiriyi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne getiriyor. Yani muhalefete göre yaşanan ekonomik krizin sebebi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’dir.

2018’de geçilen bu sistemin eksiksiz olmadığı herkesin malumudur. Bu konuda ehli vicdan kişiler çoğu zaman sistemin yanlışlıklarını makul bir şekilde dile getiriyorlar.

Nasıl ki iktidar ekonomi konusunda yanlışlar yapıyorsa, muhalefet de ekonomik krizle ilgili düşünceler ortaya koyarken yanlışlar yapıyor.

Muhalefet, krizin ortadan kalkması ve halkın rahat bir nefes alması için herhangi bir çözümden söz etmiyor; tek çözümü Tayyip Erdoğan’ın gitmesinde görüyor.

Gerçekten öyle mi? Mevcut iktidar gider ve ana muhalefet partisi CHP başa gelirse gerçekten sorunlar sona erecek mi, mevcut problemler bitecek mi?

Böyle olmayacağını herkes biliyor. Muhalefet de bunun bilincindedir. Ama buna rağmen muhalefet bu argümanı şuanda çok yoğun bir biçimde işliyor.

Muhalefet, yaşanan ekonomik krizi iktidara gelmesi için bir şans, bir fırsat görüyor. Bundan dolayı da hükümeti ekonomi yönünden çok sıkıştırıyor.

Evet, Türkiye’de ekonomi açısından çok ciddi sorunlar var. Zam, faiz, işsizlik, üretimin azalması, enflasyonun sürekli yükselmesi, alım gücünün düşmesi, girdi fiyatlarının ve maliyetlerin artması, gelir dağılımında ve paylaşımda adaletsizliğin olması… Bunlar çözüm bekleyen çok büyük ve önemli sorunlar.

İktidar yaşanan bu sorunlara çözüm bulmak mecburiyetindedir. Çünkü birinci dereceden mesuliyet iktidardadır. Bu açıdan iktidar kesinlikle her şey yolundaymış gibi bir tavır içinde olmamalıdır.

Muhalefetin görevi de yaşanan bu kriz karşısında sadece iktidarı eleştirmek değildir. Evet, muhalefet iktidarın politikalarını eleştirebilir ki eleştirmelidir de.

Ancak muhalefet eleştirilerini yaparken somut bir çözümden de söz etmelidir. Çünkü meseleler sadece konuşarak, eleştirerek, “Biz çözeceğiz” diyerek hal olmaz.

Türkiye’de sorunların mutlak anlamda çözülememesi ve kronikleşmesi bu sebepten dolayıdır. Yıllardır muhalefet iktidarı sürekli eleştiriyor ancak ortaya ciddi bir alternatif koyamıyor.

Oysa muhalefet partilerinin bir görevi de, milleti ve memleketi alakadar eden sorunlara alternatif çözümler sunmak, söz konusu millet ve memleket olduğunda diğer oluşumlarla birlikte hareket etmektir.

Bu açıdan muhalefet de iktidar da mevcut sorunlara somut çözümler üretme ve bunları hayata geçirme konusunda kendilerini sorgulamalıdırlar. Ancak yönetimde olanlar bu konuda daha fazla mesuliyet altında olduklarını unutmamalıdırlar.

Ülkede bir tarafta yoksul olan, geçim sıkıntısı çeken, temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan, aylık faturalarını ödeyemeyen insanlar varken diğer tarafta lüks bir hayat yaşayan, parayı nerede ve nasıl harcayacağını bilemeyen çok zengin insanlar varsa, o ülkede gelir konusunda ve yaşam standardı hususunda adaletin olduğundan söz edilemez.

Adaletin tesisi, ülke ekonomisinin düzeltilmesi, halkın refah içinde ve insan onuruna yakışacak şekilde yaşaması, yoksulluk ve yolsuzluğun ortadan kaldırılması, ülkenin yer altı ve yer üstü kaynaklarının doğru ve millete fayda sağlayacak bir şekilde kullanılması, devleti idare eden yöneticilerin birinci vazifesi olmalıdır aslında.

Çünkü devleti idare edenler bahse konu edilen vazifelerini ve sorunlara çözüm bulma mesuliyetlerini yerine getirmedikleri müddetçe, ekonomik sorunlar başta olmak üzere ülkede var olan mevcut sorunların gerçek anlamda çözüme kavuşması söz konusu olmayacaktır.