Gidişat iyi değildir
Malum olduğu üzere, dünya çapında küresel bir ekonomik kriz yaşanmaktadır. Aralık 2019’da başlayan koronavirüs pandemisinin kısa bir sürede bitmemesi ve hala devam ediyor olması, iktisat başta olmak üzere birçok alanda dengelerin değişmesine sebebiyet verdi. Ekonomik krizle birlikte değişen dengeler doğal olarak bir bütün olarak hem kurumlar hem de bireyler için bazı sıkıntıları ve çok ciddi mağduriyetleri beraberinde getirdi.
Ekonomik krizden devletler de etkilendi, halklar da. Kur fiyatlarındaki artışlar, ticareti kimi dönemlerde sekteye uğrattı, kimi zamanlarda da durdurdu. Firmalar, fabrikalar, makro ölçekte iş yapan büyük üreticiler ham madde bulma konusunda sıkıntılar yaşadı. Ham madde bulunamayınca ya da istenilen fiyatta ve miktarda tedarik edilemeyince üretim durma noktasına geldi. Böyle olunca istisnasız bütün kalemlerde fiyatlar arttı.
Gıda, akaryakıt, giyim, kırtasiye, elektronik, plastik ürünleri gibi temel ihtiyaç olan ürünlerde fiyatların yüzde yüzden fazla zamlanması, topluma ciddi bir şekilde sıkıntı yaşattı. Halk zamlardan dolayı yaşadığı mağduriyetini muhtelif platformlarda dile getirdi ancak halkı ne duyan bir yetkili oldu ne de mağduriyetlerin giderilmesi için adım atan birileri oldu. Halk maalesef ki bu konuda da icra makamında olan yetkililer tarafından sahipsiz bırakıldı.
Tüm bu olumsuz gelişmelere rağmen halk sokaklara dökülmedi, protesto gösterileri yapmadı, isyan bayrağını çekmedi. Elektrik faturalarına yapılan zamlar ve zamların bu ay faturalara yansıması bardağı taşıran damla oldu. Faturaların bir anda yüzde yüzden fazla artması halkın çok ciddi anlamda tepkisine neden oldu, halkı isyan ettirdi. Türkiye’nin birkaç ilinde insanlar yüksek faturalardan dolayı yürüyüşler yaptı, mumlu eylemlerle seslerini yükseltti.
Bir yandan temel gıdaya, akaryakıta yapılan zamlar, diğer taraftan çok yüksek gelen faturalar… Halk için, esnaf için, özellikle de dar ve sabit gelirli vatandaşlar için hayat artık çekilmez bir duruma geldi. İnsanlar evlerinin ihtiyaçlarını karşılayamaz oldu, esnaflar dükkânlarının giderlerini ödeyemez oldu. Elektrik faturalarından ve tüm ürünlerin fiyatlarının çok fazla yükselmesinden sonra millet ekonomik krizi iliklerine kadar hissetmeye başladı.
Kime dokunsan bin ah işitiyorsun. Kimin kapısını çalsan hayat pahalılığından ve yüksek gelen faturalardan şikâyet ediyor. İşçi, emekçi, memur hiç fark etmiyor, herkesin gündemi ekonomi, hayat pahalılığı, elektrik faturaları… Esnafın durumu daha da vahim. Telefoncu, bilgisayarcı, giyimci, marketçi, halıcı, mobilyacı, emlakçı, galerici, lastikçi, kuyumcu, tamirci… Bu süreçten hiçbir esnaf memnun değil.
Esnafların durumu özel olarak ele alınmalıdır aslında. Rutin hale gelen zamlar ve halkın alım gücünün düşmüş olmasından dolayı iş yapamıyor ve bundan dolayı da giderlerini karşılayamıyorlar. Fiyat oynaklığı yüzünden sattıkları ürünün yerine yenisini koymakta bir hayli zorlanıyorlar. Kâr etmiyor, zarar ediyorlar ve zamların devam etmesi durumunda iflas bayrağını çekip kapatacaklarını söylüyorlar.
Maalesef gidişat iyi değildir. Toplum gidişattan şikâyet etmektedir. Hükümet yetkilileri bu süreçte yapılan şikâyetleri önemli görmeli, dikkate almalı, halkı yalnız bırakmamalı, esnafın derdine ortak olmalı; aynı zamanda yüksek faturalar, hayat pahalılığı sorunu ve her geçen gün büyüyen ekonomik krizi mutlaka çözmelidir. Sabrı tükenmiş olan halk artık hükümetten konuşma değil çözüm beklemektedir.
Sorumluluk, hükümetindir. Bu sorunu çözecek merci, hükümettir. Hükümet, bu bilinçle ivedi bir şekilde halkın rahatça nefes alacağı bir çözüm geliştirmeli, yeni bir düzenleme yapmalıdır. Yapılan düzenleme kesinlikle yeterli değildir. Zamlar geri çekilmediği sürece sorunun çözülmesi çok zordur. Bu açıdan, halk daha fazla perişan olmadan, daha fazla mağduriyet yaşanmadan zamlar geri alınmalıdır.