• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.825
  • ...

Yıllardır Türkiye’de siyaset kurumunda sağduyudan uzak açıklamalar, hararetli tartışmalar, meclisteki yumruklu kavgalar konuşuldu. Toplumun beklenti içerisinde olduğu milletvekillerinin hoş karşılanmayan görüntülere sebebiyet vermelerinin üzücü ve düşündürücü olduğu ifade edildi. Milletvekillerinin sürekli toplum arasındaki görünür kişiler olmaları sebebiyle, hal ve hareketlerine, tavır ve davranışlarına çok daha fazla dikkat etmeleri gerektiği üzerinde duruldu. Yıllarca bu konular konuşuldu, siyasetçilerin topluma örnek olmaları gereken kişiler olduğu vurgulandı.

Sonuç ne oldu, siyasetçiler kavgayı, tartışmayı, atışmayı, kutuplaştırmayı, birbirlerine sövmeyi bıraktılar mı? Maalesef hayır, siyaset kurumunda var olan bu sorun olduğu gibi duruyor. Milletvekillerinin birbirlerine karşı nezaketsizlikleri yetmezmiş gibi bugünlerde, TBMM’de grubu bulunan bir siyasi partinin grup başkanvekilinin Bingöl’de bir vatandaşa karşı kullanmış olduğu çok aşağılayıcı ve rencide edici kötü sözler konuşuluyor. Bu konu, geçen hafta Türkiye’de en çok konuşulan konulardan biriydi.

Parti liderleri ve meclis çatısı altında bulunan milletvekilleri başta olmak üzere birçok kişi konuyla alakalı değerlendirmelerde bulunup yapılanın doğru olmadığını, kullanılan sözün kabul edilemeyeceğini, bu ağır hakaretin bir bütün olarak kadınlara ve dahi millete yapıldığını ifade etti. Tepkiler çok yoğun olunca partisi söz konusu siyasetçiyi grup başkanvekilliği görevinden aldığını açıkladı.

Bu yeterli mi, o siyasetçiyi grup başkanvekilliği görevinden almak meseleyi kapatacak mı? Bu görevden alma, bundan sonra benzer menfur meselelerin önüne geçecek mi? Eğer küfür edilen kişi birilerinin yakını olmasaydı ve mesele medyaya yansımasaydı, o milletvekilinin yaptığı cürüm yanına kar mı kalacaktı? Hakarete ve küfüre maruz kalan vatandaşın kim olduğu, kimin akrabası ve yakını olduğu çok önemli değildir. Neticede bir milletvekilinin, vatandaşa karşı kullanmış olduğu küfür ve hakaret var ortada. Bu rezalet kabul edilemez!

Eleştiriye tahammül etmeyecekseniz ve milleti dinlemeyecekseniz, ne diye milletin arasına çıkıyor, dükkân dükkân esnaf ziyareti yapıyorsunuz? Eğer seçmenden oy talep edip desteklerini almak istiyorsanız, onlara karşı saygılı olmayı ve nezaket kuralları çerçevesinde hareket etmeyi de bileceksiniz! Bu millet, kendisine üstten bakan, kendisini hor gören ve sadece seçim için kendisini hatırlayan nezaket bilmez siyasetçilerden çok çekti. Bu millet, partisinin ve kendisinin çıkar ve maslahatını milletin ve memleketin çıkar ve maslahatından üstün gören anlayışlardan bıktı. Bu milletin ve memleketin, temiz ve küfürsüz siyasete, dürüst ve hakperest siyasetçilere ihtiyacı vardır.

Bir milletvekili yasalara göre dokunulmaz olabilir ama dokunulmaz oluşu ona asla millete hakaret etme hürriyeti vermez. Bir milletvekili, derdini kendine has üslubuyla anlatan bir vatandaşa küfür edemez ve hiçbir milletvekili de vatandaşa küfür etme olayını “yol kazası” olarak nitelendiremez. Milletvekili, vatandaşa ve ülkeye hizmet için vardır, mevcut hata ve yanlışlara dur demek, sorun ve sıkıntıları tespit etmek ve bunların çözümü için girişimlerde bulunmak için vardır.

Bunlarla birlikte milletvekili, hal ve hareketlerine, söz ve davranışlarına dikkat ederek siyasi olgunluğuyla topluma örnek olmak zorundadır. Milletvekili ya da toplumun idaresinden mesul bir yönetici, olumlu anlamda örnek olması gereken yerde yaptıklarıyla kötü örnek olursa, ortaya büyük problemler ve çözülemeyen sorunlar çıkacaktır. Yazımızı Sa’di-i Şirazi’nin şu sözüyle bitirelim ki, meramımız daha iyi anlaşılsın: “Hükümdar köylünün yumurtalarını alırsa, hükümdarın adamları tavuklarını alır.”