• DOLAR 34.596
  • EURO 36.223
  • ALTIN 2999.074
  • ...

14 Mayıs 1948’de kuruluşu dünyaya duyurulan siyonist işgal rejimi, dünyanın egemen güçlerinden aldığı destek ve yardımla Filistinli Müslüman kardeşlerimize yönelik başlattığı baskı ve saldırılarına, zulüm ve katliamlarına sistematik olarak devam ediyor. Bu zulüm ve işgaller uzun yıllardır sürüyor. Bu zulüm ve işgallere sebep olan, 1917 yılındaki Balfour Deklarasyonu’dur. Çünkü işgal rejiminin kurulmasına zemin hazırlamıştır.

İşgal rejiminin kuruluşundan bu yana Filistin topraklarında zulüm ve işgal eksik olmamıştır. İşgal rejimi sayısız defa mazlum Filistinli kardeşlerimizi katletmiş, onlara zulmetmiş ve topraklarını işgal etmiştir. Ancak ne var ki dünya bu mezalime sessiz kalmıştır. Kimi dönemlerde İslam dünyası, işgal rejiminin katliamlarını lanetlemek üzere meydanlara inmiş ancak protestolar siyonistlere geri adım attırmamış, işgali sona erdirmemiştir. İslam dünyasının tepkilerine rağmen işgal rejimi zulümlerine ve Filistin topraklarını Yahudileştirmeye aralıksız devam etmiştir.

Siyonist işgal rejimi bugünlerde de İslam âleminin kutsallarını hiçe saymaya, kırmızıçizgilerine saldırmaya, toprakları işgal etmeye, kazı çalışmaları yapmaya ve böylece Filistinlileri tahrik etmeye devam ediyor. Bunu da tüm dünyanın gözü önünde yapıyor. Maalesef ki dünya halkları ve ülke yöneticileri, işgal rejiminin bu pervasızlıklarına hiçbir tepki veremiyor.

İşgal rejimi, Birleşmiş Milletler (BM) başta olmak üzere hiçbir uluslararası kuruluşun kararını dikkate almıyor. Daha bundan bir hafta önce işgal rejiminin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Gilad Erdan, BM İnsan Hakları raporunu kürsüde yaptığı konuşma esnasında yırttı. Buna rağmen işgal rejimine karşı herhangi bir yaptırım kararı alınmadı ve bir cezai müeyyide uygulanmadı.

Dünyanın sessizliği ve tepkisizliği işgal rejimine güç veriyor. Bundan olsa gerek işgal rejimi yakın bir zaman önce Filistin’de Hazreti İbrahim Camii’nde dans edip şarkılar söyledi, Hazreti Yusuf’un kabrine saldırmaya yeltendi, Kudüs’te bulunan Yusufiye Mezarlığı’ndaki kazı çalışmaları başlattı, Batı Yaka’nın El-Halil kenti kırsalında 9 kişilik bir Filistinli ailenin evini mesnetsiz gerekçelerle yıkarak aileyi evsiz bıraktı. Aynı zamanda İşgalci Siyonist rejimin yüksek mahkemesi, işgal altında bulunan Kudüs’ün Şeyh Cerrah Mahallesi’nde bulunan 5 dönümlük araziye el konulmasına onay verdi.

Bu gelişmelerden de anlaşılacağı üzere siyonist rejim Filistin’de işgalini, zulmünü, baskı ve saldırılarını dört koldan sürdürüyor. Kanun, kural, cezai müeyyide dinlemiyor, hiçbir gücü takmıyor, hiç kimseyi tanımıyor. Bu kural tanımayan, had bilmeyen insanlıktan nasipsiz haydutlara, işgalci siyonistlere kim dur diyecek! Günümüz dünyasında, işgalcilere haddini bildirecek, yaptıkları zulümlere onları pişman ettirecek bir güç yok mudur Allah aşkına!

1967’den bu yana işgal altındaki Kudüs’ün sistematik olarak Yahudileştirilmesine karşı çıkacak, İslam âlemi için vazgeçilmez olan Mescid-i Aksa’nın işgalini sona erdirecek cesur yürekli Müslüman bir idareci yok mudur? Müslüman ülkelerin idarecileri, Filistin davasına ne zaman gerçek anlamda sahip çıkacak, ne zaman işgalci rejime karşı seslerini yükseltecekler?

İşgal rejimi yılın 12 ayı baskı ve zulümlerine devam ediyor, işgal politikalarına hiç ara vermiyor. İslam dünyası ise belli dönemlerde Filistin davasını gündemine alıyor, Kudüs ve Mescid-i Aksa için çalışmalar yapıyor. Küfür cephesi her gün çalışıyorken, Müslümanlara belirli dönemlerde çalışmak yaraşmaz! İslam dünyasının, Filistin meselesini sürekli gündemde tutması gerekir. Filistinli kardeşlerimizin gözü, dünya Müslümanlarındadır. Bu konuda haklı olarak beklentileri vardır.

Bu açıdan, Müslüman ülkelerin idarecileri başta olmak üzere uluslararası kuruluşlar, sivil toplum örgütleri, siyasi partiler, gazeteciler, yazarlar, toplumda söz ve güç sahibi olanlar ve bir bütün olarak da yeryüzünün tüm onurlu insanları işgal rejiminin sistematik hale getirdiği zulüm ve işgallerin, baskı ve saldırıların sona ermesi için Filistin davasına mutlaka sahiplenmeli ve mesuliyet bilinciyle hareket ederek bu konuyu her platformda gündem etmelidir.