Özlenen Nesil
Yeşil zemin üzerinde, giymiş oldukları beyaz renkli elbiseleriyle göz kamaştırıyorlardı.
Bir tarafta beyaz takkeleriyle erkekler, diğer tarafta beyaz örtüleriyle kızlar.
Yaşları yedi ila on arası… Hepsi pırıl pırıl çocuklar.
Görenlerin ağzından dökülen ilk kelime “Maşallah”tı.
Manzara güzeldi, iç acıcıydı, umut vericiydi.
Namaza başlayan çocuklardı onlar, kirlenmiş hayatın temiz yüzleriydi onlar.
Onlar, namazsızlığın normalleştirilmeye çalışıldığı bir demde, toplumun gündemine namazı yerleştirerek kulluk bilincini aşılama gayretinde olanlardı.
Hayatın namazla şekilleneceğinin, namazın olmaması durumunda çok şeylerin eksik olacağının mesajını verenlerdi onlar.
Onlar aldıkları eğitim sonrası dinin direği namazla tanışan güzel çocuklardı, namaz yarenleriydi.
“Namaz haddini bilmek ve kulluğunu ilan etmektir” hakikatinin bilinciyle hareket eden yavrularımızdı onlar.
Varlıklarıyla dosta güven verdiler, taşıdıkları dövizlerle yediden yetmişe herkese önemli mesajlar verdiler.
“Namazın yoksa neyin var?” dövizindeki söz, mesajların en anlamlısıydı.
Hep birlikte kıldıkları namaz sonrası ortaya çıkan güzel manzara, iman ehli müminlerin gönlünü ferahlattı; yüreklere su serpti.
Aynı şekilde ifsat edicileri de kahretti, onları derin derin düşünmeye sevk etti.
Namaz yarenleri, gelecek adına, sorunların çözümü adına umut aşıladı topluma.
Mevcut toplumsal problemler, ancak temiz yürekli namaz yarenleriyle çözüm bulur.
Bu açıdan namaz yarenleri, geleceğin umutlarıdırlar.
Gelecek onlarla şekillenecektir.
Kirlenen toplum onlarla temizlenecektir.
Kaybedilen birliktelik onlarla kazanılacaktır.
Zafer onlarla gelecektir.
Çünkü onlar özlenen nesildir, beklenen gençliktir.
Onlar, Din-i Mübin için her türlü bedeli göze alan dava adamlarının özlemidir.
Onlar, Fesih hocaları, Mehmet Yavuzları, Aytaç Baranları yetiştiren mektebin öğrencileri olmaya namzettirler.
Bu mektebin yetiştirdiği öğrenciler, aziz dava için mesai harcadılar, toplumun İslamî değerlerle tanışması için gece gündüz çalıştılar, yeryüzünün öğretmenleri oldular, topluma önderlik ettiler.
Kutuplaştırmadılar, kucaklayıcı oldular. Ayrıştırmadılar, birleştirici oldular. Mücadele sürecinde beşeri anlayışları değil, İslami ölçüleri esas aldılar.
Bedel ödemekten çekinmediler, çalışmalarını aksatmadılar, kişiliklerinden ödün vermediler; iftiraya uğradılar, haksızlıklara duçar kaldılar, nice badireler atlattılar.
Engellere takılmadılar, bahane üretmediler; “Bahanenin var olduğu yerde başarı yok olmaya mahkûmdur” hakikatini şiar edinerek mücadelelerini sürdürdüler.
Baskı ve muhtelif zorluklara rağmen, davaya hizmet etmeye ve geleceğin inşası adına namaz yarenlerini yetiştirmeye devam ettiler.
Çünkü biliyorlardı; insanlık ailesinin kurtuluşu namazladır, namaz yarenlerinin topluma önderlik etmesiyledir.
Ne mutlu onlara, ne mutlu onların yolundan yürümeye gayret gösteren namaz yarenlerine.