• DOLAR 34.66
  • EURO 36.374
  • ALTIN 2929.58
  • ...

Osmanlının yıkılması ve cumhuriyetin kurulmasından sonra, hızla İslam karşıtı uygulamalar ortaya çıktı ve o günün seküler zihniyete sahip egemenleri Müslüman halka yönelik baskı ve zulümlerini artırdı.

Cumhuriyetin kurucuları, İslami hassasiyete sahip halkı örf, adet ve geleneklerinden, özellikle de dini değerlerinden uzaklaştırabilme adına her yola başvurdu ve hedefe ulaştıran her yöntemi mubah gördü.

İslam şeriatı hükümlerinin kaldırılması, mekteplerde dinsizlik propagandalarının yapılması, tesettürün yasaklanması, Kur’an’ın yakılması, İslami değerlere dil uzatılması ve daha birçok farklı yönteme başvurarak halkı dinden uzaklaştırmaya çalıştı. İslami değerlerden taviz vermeden yaşamını idame ettirmek isteyen halka karşı da sert ve acımasız davrandı.

Laik bir düzenin hayata geçirilebilmesi için kurulan Kemalist rejimin uygulamaları, Müslüman halkın katmerli zulme uğramasına sebep oldu. Laik Kemalist rejim, özellikle Kürdistan’da örgütlü hareket eden Müslüman halka hayat hakkı tanımadı. Her fırsatta Müslüman Kürt halkına karşı en aşağılık yöntemleri kullanarak zulümlerini icra etmeye devam etti.

Kemalist rejimin dinsizleştirme politikaları ve Müslüman halka yönelik artan zulmü, şer’î kanunların yeryüzünde hâkim ve kaim olması adına mücadelesini sürdüren sorumluluk sahibi, âlim, abit ve cesaret timsali Şeyh Said Efendi’yi harekete geçirdi.

Şeyh Said, Kemalist rejimin artan zulmü ve İslam karşıtı politikalarına karşı bir kıyam başlatması gerektiğine karar verdi. Rejimin politikalarına karşı halkı bilinçlendirmeye başladı. Yıllarca eğittiği medrese hocaları, şeyhler ve aşiret büyükleriyle görüşüp istişareler yaptı. Kıyamın nasıl ve ne şekil olacağı hususunda halk ile birlikte stratejiler geliştirdi.

Halk henüz kıyam edebilecek seviyeye ulaşmamıştı. Hesapta olmayan gelişmelerden dolayı kıyam hedeflenen zamandan önce başladı. Kemalist rejim, halkın Şeyh Said’in safında yer almaması için iradesini din düşmanlarına teslim eden ajanlar ve halk içindeki satılmışlar aracılığıyla birçok kirli yönteme başvurdu. Başvurulan çeşitli kirli yöntemlere rağmen Müslüman Kürt halkı oyuna gelmedi, din ve namus için başlayan kıyama bedeli ağır olacağını bilmesine rağmen destek vermekten geri durmadı.

Halk, Kürdistan’ın birçok yerinde onuru ve İslam’ın geleceği adına Kemalist rejime karşı ayaklandı. Rejim askerleri, tamamıyla olgunlaşmamış hareketin eksikliklerinden faydalanarak, ayaklanan halka karşı çok sert ve acımasızca davrandı, birçok yerde katliamlar yaptı, halkı adeta kıyımdan geçirdi. Tüm olumsuzluklara ve eksikliklere rağmen Şeyh Said ve onurlu kıyamına destek veren Müslüman halk rejimin yoğun saldırıları ve katliamları karşısında boyun eğmedi, izzetlice mücadelesine devam etti.

Şeyh Said, ihanet çetesinin başı Binbaşı Kasım’ın tarihin kara sayfalarına yazılan ihaneti neticesinde, 14 Nisan 1925’te rejim askerleri tarafından yakalandı. Hayatı boyunca onurlu ve şerefli bir yaşam sürdüren Şeyh Said, yakalandıktan sonra da bu tavrından taviz vermedi. Dine savaş açanlara karşı baş eğmedi, eman dilemedi. Dik duruşu ve izzetli tavrıyla, tıpkı şehitlerin serveri Hz. Hüseyin gibi zilletin Müslümanlara uzak olduğunu bir kez daha göstermiş oldu.

Şeyh Said giriştiği kıyamda, Allah’a ve Müslüman halka karşı üzerine düşen vazifeyi yerine getirdiğinden ve din düşmanlarına karşı gücünün yettiği nispette mücadele ettiğinden dolayı rahattı. İstiklal mahkemelerinin verdiği karar neticesinde dava arkadaşlarıyla birlikte idam cezasına çarptırıldı. İdam sehpasına götürüldüğünde yüzünde ve hareketlerinde hiçbir korku ya da tereddüt yoktu.

Tekbirler getirerek idam sehpasına yürüyen izzet ve şeref timsali Şeyh Said, 29 Haziran 1925’te 46 dava arkadaşıyla birlikte Diyarbakır Dağkapı meydanında idam edildi ve naaşı bilinmeyen bir yere defnedildi. Allah şehadet(ler)ini kabul, mekân(lar)ını da cennet eylesin inşallah.

Şeyh Said'in kıyamı, Kürt milliyetçiliği ve beşeri ideolojiler adına gerçekleştirilen bir kıyam değildi kesinlikle.  Şeyh Said'in kıyamı, Allah ve din içindi. Ki idam sehpasına götürüldüğü zaman “Değersiz dallarda asılmama pervam yoktur. Muhakkak ki mücadelem Allah ve din içindir” demesi bu gerçeği tüm açıklığıyla ortaya koymaktadır.

Şeyh Said, Kemalist rejimin Müslüman Kürt halkına yönelik uyguladığı baskı, zulüm, şiddet, inkâr ve asimile politikalarına karşı kıyam etti, laik Kemalist rejimin İslami değerlere açtığı savaşa ve yaptığı saldırılara göz yummanın Allah nazarında vebal olduğunu düşündüğü için karşı çıktı ve gerçekten dinin elden gittiğini yakinen müşahede ettiğinden dolayı Kemalist rejime karşı kıyam etti.

Direniş öğretmeni Şehit Şeyh Said’in kıyamı; dinin ve İslami değerlerin korunabilmesi ve zulme karşı direniş ruhunun fertlere aşılanabilmesi adına Müslümanlara bir mirastır. Müslümanlar, bilhassa da zulme karşı izzetli duruşuyla bilinen Müslüman Kürt halkı bu mirasa mutlaka sahip çıkmalıdır.