• DOLAR 34.63
  • EURO 36.736
  • ALTIN 2904.017
  • ...

Başlıktaki sözlere yabancı değiliz. Tarih boyunca tevhid inancı uğruna mücadele etmiş birçok dava adamının söylediği bir sözdür bu.

O dava adamları ki, muhatapların dünyevî tekliflerini hiçbir zaman kabul etmemiş, zulüm ve baskılarına boyun eğmemişlerdir.

İnandıkları dava uğruna her türlü sıkıntı ve zorluğu göze almış, duçar kaldıkları musibetlere göğüs germiş, ilahi mesajın topluma ulaşması ve insanlığın selameti için çaba ve gayretlerini aralıksız sürdürmüşlerdir.

Onlar için en önemli ve en öncelikli gaye, yaşayışlarıyla Rablerini razı etmek olmuştur.

Bu yüzden çektikleri eziyetler, maruz kaldıkları zulümler ve başlarına gelen musibetler onları davaya hizmetten alıkoymamıştır.

Bu isimlerin, dar-ı bekaya irtihallerinden sonra da İslamî çalışmalara ve insanlık ailesine çok ciddi katkıları olmuştur.

Çünkü onlar, hayatları boyunca yaptıklarıyla, gelecek nesiller için numune-i imtisal olmuşlardır.

Yukarıda özelliklerinden söz ettiğimiz bu dava adamlarından biri de, bugünlerde şehadetinin sene-i devriyesini idrak ettiğimiz Mısır’ın ilk seçilmiş Cumhurbaşkanı Şehid Muhammed Mursi’dir.

Muhammed Mursi, tarih boyunca inandığı değerler uğruna bedel ödemekten çekinmeyen ve neticesinde bedeli canıyla ödeyen aziz dava adamlarından biridir.

O Mısır’ın firavunlarına karşı ilkelerinden taviz vermedi, inandığı değerleri çiğnemedi, zulümlerine ve haksızlıklarına boyun eğmedi.

O, asrın Firavunlarının tekliflerini kabul etmedi. “Dinimi dünyalığa satmam” sözüyle de tarihe geçti.

O, aslında Müslümanlar için garip olmayan bir söz kullanmıştı. Zira rehber olarak kabul ettiği İslam Peygamberi de muhataplarının tekliflerine karşı tavizsiz davranmış ve yapılan bütün teklifleri reddetmişti.

Hatırlayalım: Dönem, Mekke dönemidir. İslam Peygamberi Hz. Muhammed (sav), Allah’ın kendisine verdiği risalet görevini en güzel şekilde yapma uğraşındaydı.

Dönemin insanlarını, Müşriklerin taptığı putlara tapmamaya, bir ve tek olan Allah’a şirk koşmamaya ve kendisini Allah’ın Peygamberi olarak kabul etmeye davet ediyordu.

Bu davetten rahatsız olanlar vardı. Bu kutlu sesi kısmak isteyenler vardı. Bu mesajların topluma ulaşmasına engel olmak isteyenler vardı.

Bu kutlu davete engel olmak isteyenler bir gün İslam Peygamberinin amcası Ebu Talip’in yanına gelip ona yeğenini şikâyet etmişlerdi.

Amca Ebu Talip İslam Peygamberi yeğenine zarar verilmesinden çekinir. Bu düşüncesinden dolayı yeğeni Muhammed’i çağırır ve O’na, Mekke Şehir Devleti’nin ileri gelenlerinin yanına gelip yaptığı şikâyetleri anlatır.

İslam Peygamberi amcasını dinledikten sonra ayağa kalkar ve şunu söyler; “Ey amca! Allah’a yemin olsun ki, güneşi sağ elime ayı da sol elime verseler ben yine de bu davadan vazgeçmem.”

İslam Peygamberi’nin bu tavizsiz duruşu, bütün dava adamlarına örnektir. Bu örneklikler çağımızda da devam etmektedir.

Bir yıl önce şehadete erişen ümmetin şehidi Muhammed Mursi de işte bu güzel örneklerden biridir.

O zalim Sisi’lere boyun eğmeyen mazlum Mursi’ydi. O Batı destekli darbecilere ve işbirlikçi hainlere boyun eğmeyen, diz çökmeyen, teslim olmayan ve inandığı davasından asla taviz vermeyen bir Peygamber takipçisiydi.

Allah ondan ebeden razı olsun. Şehadeti kutlu olsun. Rahmet ve özlemle anıyorum aziz şehid Muhammed Mursi’yi…