• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Türkiye’nin Suriye topraklarında operasyonlar yapmasının yankıları devam ediyor. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve şimdi de Barış Pınarı Harekâtı…

Türkiye’nin şimdiki amacı Pkk/YPG kontrolündeki koridoru kırıp 30 km derinliğinde ve 120 km uzunluğunda kontrol edebileceği güvenli bir koridoru oluşturmak.

Amaca ulaşılır mı, ulaşılmaz mı sorusuna şimdiden cevap vermek doğru olmaz. Ancak şunu söyleyebiliriz: Sınırdaki güvenlik endişelerini dile getirerek harekâta başlayan Türkiye’nin eli güçlü. Zira uluslararası kamuoyunu şimdilik ikna etmiş gibi görünüyor.

Tabi ikna olmuş ülkelerle birlikte, harekâta tamamen karşı çıkan, Türkiye’yi bu kararından dolayı kınayan ve çeşitli yaptırımlar uygulanmasını isteyen ülkeler de söz konusu.

Bu konuda ABD’nin nasıl bir tavır takınacağı önemliydi, merak edilen konuların başında geliyordu. Çünkü ABD’nin YPG ile ortaklığının olduğunu ve bu ortaklığın hala devam ettiğini herkes biliyordu.

Harekâtın başlamasından sonra ABD tarafından yapılan açıklama, harekâta yardım etmeyecekleri ancak engel de olmayacakları yönündeydi. Yani ABD, bu harekâtta Pkk/YPG’ye destek vermeyeceğinin sinyalini vermişti.

Bu açıklamadan Pkk/YPG memnun kalmadı tabi. Sırtlarını dayadıkları, yıllardır emirlerini yerine getirdikleri ABD yine onları yarı yolda bırakıyordu. ABD onlara açıkça, ‘başınızın çaresine bakın’ diyordu.

Zaten Trump Pkk/YPG ile yapılan ortaklığı daha öncelerde de eleştiriyordu. Obama döneminde başlayan ilişkilerin ABD’nin çıkarına olmadığını dile getiren yine Trump’tı.

Ancak buna rağmen Trump, ABD’nin üst aklının ve derin devletinin izlediği politikaya ters düşmeyecek şekilde açıklamalar yaptı. Attığı tweetle Türkiye’yi ekonomik ambargo ile tehdit etti.

ABD’li kimi senatörler de Türkiye’yi Fırat’ın doğusuna yönelik başlattığı harekâttan dolayı sert bir şekilde eleştirerek açıkça tehdit etti.

Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham ve Demokrat Senatör Chris Van Hollen tarafından bir yaptırım paketi hazırlandı. Yaptırım paketinde Türkiye’yi hedef alan ağır maddelere yer verildi.

Aslında tüm bunlar emperyalist ABD’nin gerçek düşüncesinin ve sözde müttefiki Türkiye’ye nasıl baktığının göstergesidir.

NATO’da Türkiye’nin sözde müttefiki olan ABD, ekonomik ve askeri yaptırımlar uygulanması hususunda Türkiye’yi tehdit ediyor ve muhtelif yaptırımlar uygulanması için planlar hazırlıyor.

İki ülke arasındaki angajman kuralları bu işin neresindedir? ABD, Türkiye’ye karşı Pkk/YPG’yi tercih ederek uluslararası arenada nasıl bir kazanım elde etmeyi amaçlamaktadır?

Son harekâtla bir kez daha anlaşılmıştır ki ABD, Türkiye’nin dostu ve müttefiki değildir. Düşmanca tavırlar ortaya koyan bir ülkeden dost olur mu?

Türkiye, emperyalist ABD ile olan askeri ve ekonomik anlaşmaları iptal etmekle birlikte tüm ABD üslerinin kapatılması ve yaptırım seçeneklerini masada bulundurmalıdır.

Emperyalist ABD, İslam coğrafyasındaki Müslümanların arasına tefrika koymayı hedeflemektedir. Bu yüzden daha öncelerde de dile getirdiğimiz gibi, ABD ve siyonist işgal rejiminin bölge üzerindeki planlarına karşı gelebilmek için İslam âleminin birlik olması gerekmektedir.

İslam âlemi emperyalist güçlere karşı birlik olmadan Müslüman beldelerdeki savaş ve zulümlerin sona ermesini, âlem-i İslam’ın vahdeti elde etmesini, mazlumların rahat yüzü görmesini ve toplumu İslamileştirecek nesillerin yetişmesini kimse beklememelidir.