• DOLAR 34.611
  • EURO 36.377
  • ALTIN 2925.938
  • ...

Birleşmiş Milletler 74. Genel Kurulu’nda ülke liderlerinin yaptığı konuşmalarla ilgili tartışmalar ve değerlendirmeler devam ediyor.

Türkiye adına konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması doğal olarak ülke gündeminin en önemli gündem maddesi oldu.

Küresel düzeyde adaletsizliklerin yol açtığı sorunların olduğunu vurgulayarak konuşmasına başlayan Sayın Erdoğan’ın; Aylan bebek, Suriye krizinin sona ermesi, Muhammed Mursi’nin vefatı, Cemal Kaşıkçı cinayeti, Keşmir meselesi, İran’a yönelik tehditler, İslam karşıtı eğilimlerdeki yükseliş ve özellikle Filistin toprakları ve işgalci rejim ile ilgili söyledikleri kamuoyunda yankı uyandırdı.

Başlıklardan da anlaşıldığı gibi Sayın Erdoğan konuşmasında çok önemli konulara temas etti; dünya genelinde yaşanılan sorunları ve güçlü devletlerin sebep olduğu adaletsizlikleri dile getirdi. Bir kez daha ‘dünya beşten büyüktür’ ifadesini tekrar etti.

Birçok medya kuruluşu tarafından tarihi olarak nitelendirilen konuşmayı bir bütün olarak ele aldığımızda, dile getirilen konuların dünya genelinde bundan sonraki gelişmeler için ne kadar önemli ve gerekli olduğunu görürüz.

Sayın Erdoğan’ın konuşmasının, sorunlarla iç içe olan ve bir türlü gerçek manada bir araya gelemeyen İslam âleminin geleceğiyle ilgili de önemli bir konuşma olduğunu düşünüyorum.

Sayın Erdoğan ‘dünya beşten büyüktür’ derken, küresel güçlerin istedikleri gibi kararlar alamayacağını, beş daimi ülkenin BM’deki veto yetkilerini emperyalizmin ve siyonizmin çıkarları doğrultusunda kullanamayacaklarını belirtiyor.

Dünya barışına, siyasetine, ekonomisine ve geleceğine karar verecek ülkelerin yalnızca beş ülke olmamasının gerekliliğine, toplumların eşit ve adilce yaşaması gerektiğine ve hiçbir etnik yapının diğerinden üstün olmadığına vurgu yapıyor.

Bu açıdan Erdoğan ‘dünya beşten büyüktür’ söyleminde haklıdır ve defaatle dile getirdiği bu ifade bizce de çok doğrudur.

Küresel güçler kararlar alırken hangi ülkelerin lehine, hangi ülkelerin aleyhine kararlar alıyorlar? 

Bugüne kadar BM’nin mazlum Filistin halkı için (göstermelik birkaç karar hariç) olumlu bir karar aldığına şahit oldunuz mu?

Ya da işgalci rejimin saldırıları ve kanlı cinayetleri sonrasında BM’nin aldığı kararları işgalci rejimin uyguladığını gördünüz mü?

İşgalci rejim, BM’nin aleyhinde aldığı hiçbir kararı uygulamamıştır. Alınan kararlar daima sözde kalmıştır.

BM’nin kararlarını hiçe sayan ve hiçbirini uygulamayan işgalci rejim ile ilgili BM hangi yaptırım kararı almıştır?

BM’nin gücü İslam ülkeleri başta olmak üzere sadece zayıf ve az gelişmiş ülkelere mi yetiyor?

BM’nin işlevi ve beş daimi ülkenin veto yetkisi bu perspektifle ele alındığında Sayın Erdoğan’ın ‘dünya beşten büyüktür’ söyleminin haklılık payı bir kez daha ortaya çıkıyor ve aynı zamanda bu söylem bazı beklentilere sebebiyet veriyor.

Peki buna karşın ne yapılabilir, küresel güçlerin sebep olduğu adaletsizliklerin ve zulümlerin son bulması için nasıl bir alternatif oluşturulabilir?

Uluslararası düzeyde adalet merkezli yeni bir düzeni var edecek alternatifler için Türkiye başta olmak üzere İslam ülkeleri ekonomi, teknoloji, siyasi ve savunma sanayisi açısından güçlü hale gelmeli, en azından gelişmiş ülkelerle aynı seviyede olmalıdırlar.

Bunun için de İslam ülkelerinin gerçek manada bir araya gelmeleri ve güçlerini birleştirmeleri gerekiyor. Şu anda Sayın Erdoğan bunu yapabilecek durumdadır. Ki BM’deki konuşması İslam âlemine ve mazlum halklara öncülük yapabileceğini göstermiştir.

O yüzden Erdoğan, BM’deki önemli konuşmasıyla ortaya çıkan beklentilere cevap vermek için İslam ülkelerini bir araya getirmek ve kolektif akılla hareket etmelerini sağlamak adına çalışmalar başlatmalıdır.

Çünkü bilinmeli ki, İslam ülkeleri bağımsız bir ekonomiye sahip olup güçlü olmadıkça ve birlikte hareket etmedikçe ‘dünya beşten büyüktür’ söyleminin gereği yerine getirilemeyecek ve bu söylemin uluslararası zeminde bir etkisi ve karşılığı olmayacaktır.