• DOLAR 34.388
  • EURO 36.852
  • ALTIN 2968.442
  • ...

Hayatın imtihan olduğuna iman etmiş olan Müslümanlar, İslami değerlerin dejenere edilmesi hedefiyle faaliyet yürüten fikir, sistem ve ideolojileri tanımak ve aziz İslam'ın bunlar hakkındaki hükmünü bilmek zorundadır. Söz konusu düşünceler tanınmadan ve topluma verdikleri zarar iyice bilinmeden, bu düşüncelerin yayılmasına karşı gelebilmek son derece zordur. 

Yaşadığımızda çağda birçok Müslüman, İslam'ın hayat bahşeden mesajlarının topluma ulaşmasına engel olma adına çalışmalar yapan sistem ve ideolojileri gerçek manada tanımamaktadır. Bundan dolayı da hayatını Allah'ın emrettiği şekilde idame edememekte, isteği dışında gelişen olaylara ister istemez müdahil olmakta, bazen de İslam'a ve Müslümanlara büyük zararlar veren toplumsal vakıalarda taraf olmaktadır. Duyarlı her Müslüman bahse konu ettiğimiz tehlikenin farkında olmalı, özellikle de İslam'a savaş açmış olan bütün fikir ve sistemlerle mücadele etmenin yollarını aramalıdır. 

Kötülüklerin hızla yaygınlaştığı günümüzde İslam düşmanları yeni ve güncel taktik ve yöntemler uygulayarak amaçlarına ulaşmak istemektedirler. Çok açıktan olmazsa bile İslam düşmanlarının Müslümanlara ve değerlerine karşı bir savaş başlatmış olduklarını söyleyebiliriz. Bu savaş, silah ve uçaklarla, tank ve toplarla yapılan bir savaş değildir. Bu, Müslüman toplumu değerlerinden uzaklaştırmak için planlanan ve çeşitli vesilelerle uygulamaya konulan silahsız bir savaştır. Toplumda artan ahlaksızlık, güvensizlik, huzursuzluk ve adaletin tam manasıyla tesis edilememesi bu gerçeğin göstergesidir. 

İslami hükümlerin yeryüzünde hakim olmasını istemeyen bütün sistem ve ideolojiler, stratejileri gereği mutlaka silahsız savaş taktiklerine başvurmuşlardır. Bu gibi stratejiler geliştirenlere hemen hemen tarihin her döneminde rastlanılmıştır. Bu savaş taktiklerini Mekke müşrikleri de, Allah Resulü ve etrafındakilere karşı uygulamışlardı. Onlar da fuhşiyat ve münkeratın yaygınlaşması, ahlaksızlık ve maneviyatsızlığın artması için mücadele etmiş, böylece insanların Kur'an ve sünnetten bihaber kalmalarını hedeflemişlerdi. Lakin Resul-i Zişan efendimizin rehberliğindeki İslam Topluluğu'nun samimi çaba ve gayreti, müşriklerin amaçlarına erişmesine engel olmuştu. 

Günümüzün çağdaş müşrikleri olan küfür ehli de bu stratejiyi uygulamaktadır. Onlar da silahsız yöntemlerle Müslümanlara savaş açmışlardır. Müslüman toplumun ahlakını bozmak için her yolu denemiş ve denemeye devam etmektedirler. Kötü amaçlarla kullanıldığında menfi sonuçların oluşmasına sebep olan televizyonu icat ederek ve geliştirerek, televizyonlarda ahlaksız film ve diziler göstererek, Müslüman bireylerin uğraşı sonucu doğruya meyledenleri şeytanın fasit yoluna sevk ederek İslami değerlere savaş açmışlardır. İslam düşmanı şer odaklar, Müslüman toplumun ilahi emirlere karşı gelmesi ve toplum arasında İslami duyarlılığın zayıflaması için uğraş vermiş, ayrıca imkân ve fırsat buldukça da dünya halklarına İslam ve Müslümanları ilkel ve barbar olarak tanıtarak kötülemeye çalışmışlardır.

Küfür ehlinin bu savaştaki hedefleri; Müslüman toplumun içerisine nifak tohumları ekerek akılları karıştırmak, toplumu değerlerinden uzaklaştırmak ve insanları Allah ve Resulünün hükümlerine tabi olmaktan alıkoymaktır. İslam düşmanlarının, Müslümanların şahsında bütün inançlılara açtıkları savaşta tamamen başarısız oldukları söylenemez. Zira günümüzde yaşanılan toplumsal vakıalar, artan israf ve hesapsız tüketim ve genç neslin yaşadığı ahlaki çöküntü bunun kanıtıdır. 

Duyarlı hiçbir Müslümanın toplumun içinde bulunduğu bu durumdan memnun olması mümkün değildir. Hassasiyet sahibi Müslümanların temel hedefi, toplumun sorunlarına çare olmak için durmadan yorulmadan cehd ve gayret göstermektir. Çağın Müslümanları olarak, küfür ehlinin sinsi hilelerini bertaraf etmek ve toplumu günden güne saran ahlaki yozlaşma tehlikesinden herkesi haberdar etmek tüm Müslümanların üzerine borçtur. Bilhassa da davası gerçek adaletin yeniden tesis edilmesi ve zulmün sona ermesi olan, sorunların mutlak çözümünün aziz İslam'da olduğunu söylem, eylem ve yaşam tarzlarıyla ispat eden ve İslami ilkeleri gelecek nesillere aktarabilmek için Allah Resulü'nün hayat metodu doğrultusunda çalışmalar yürüten camia ve fertlerin bu konuda yüklenmesi gereken sorumlulukları daha fazladır.