Mustazaflar ve ümmetin geleceği
Bugün 16 Mart… Bilindiği üzere her yıl Mart ayının üçüncü haftası Mustazaflar Haftası olarak anılıyor. Mustazaflar Haftası münasebetiyle, bu hafta içinde meydana gelen önemli olaylara binaen dünya mazlumlarının sorunlarına ve çağımızda emperyalist güçlerin sebep olduğu zulümlere yapılan muhtelif etkinliklerle dikkat çekiliyor ve etkinliklerde yapılan konuşmalarda dünya mustazaflarının yaşadığı zulümlerin son bulması için çözüm önerileri dile getiriliyor.
Tarihin birçok döneminde olduğu gibi yaşadığımız çağda da mazlum ve mustazaflar zulüm ve katliamlara maruz kalıyorlar. Suriye, Yemen, Arakan başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde mazlumların yürek yakan feryatları duyuluyor. Müslümanların sayıca çok olduğu bu zamanda bile İslam âlemi, mazlum ve mustazafların yaşadığı zulümlerin son bulması için ciddi bir çözüm bulamıyor.
Sebebi nedir acaba? İslam âlemi, Müslümanların yaşadığı sorunlara, maruz kaldığı zulümlere neden bir çözüm bulamıyor? Ümmetin selametini düşünen, Müslümanların birlik ve beraberliğini arzulayanlar neden inisiyatif alıp sorunlara çözüm üretemiyor? İslam ümmeti olarak sürekli zulümlere uğrayan, katledilen ve memleketlerinden sürülenler bizler mi olacağız? Allah aşkına daha ne zamana kadar emperyalist güçlerin oyun ve desiselerine seyirci kalacağız? Ümmet-i Muhammed olarak zalim ve müstekbirlerin oyunlarını bozmak ve mustazafların ümidi haline gelmek için ne zaman ayağa kalkacağız?
Gün, dünya mustazafları olarak zulümlere sessiz kalmayıp direnişe geçmenin, zalim ve zorbaların şeytanî oyunlarını bozmanın günü değil midir? Ey Allah`ın, yeryüzünün varisleri yapacağı müjdesine nail olan mustazaflar, ey zalimlerin zulmü karşısında metanetlerinden ödün vermeyen ve haksızlık karşısında dilsiz şeytan olmayan aziz Müslümanlar! Ey serdengeçti yiğitler! Dünyada mazlum halklara yönelik işlenmedik zulüm bırakmayan egemen güçlerin oyunlarını bozmanın ve onurluca ayağa kalkmanın zamanı gelmedi mi? Ne zamana kadar hiçbir şey yapmadan sessizce bekleyeceksiniz!
Emperyalist güçler, son otuz yıldır İslam coğrafyasına dadanarak murdar emellerini gerçekleştirme yoluna başvurmakta ve her alternatifi deneyerek İslam coğrafyasının zenginliklerini sömürmenin yollarını aramaktadırlar. Üst akıl olarak İngiltere ve israil`in yönlendirdiği, ABD`nin de öncülük ettiği küresel projede etkin olan egemen güçlerin meselesi sadece İslam coğrafyasının zenginliklerini elde etmek değildir. İslam coğrafyasının zenginliklerini elde etmenin yanında bir de Müslümanları birbirlerine düşürme, birbirleriyle çatıştırma ve birbirlerine düşman etme hedefleri de vardır.
Hedeflerine ulaşma adına, Müslümanların farklılıklarını ve sorun oluşturmayacak ihtilaflarını sürekli gündemde tutarak aralarında anlaşmazlıkların oluşmasına ve sorunların yaşanmasına çalışmaktadırlar. Son yıllarda şeytanî emellerini açıkça ortaya koymuş olan küresel emperyalist güçlerin planlarında tamamen başarısız olduklarını söylemek zor olsa gerek.
İslam dünyası, tüm olumsuzluklara rağmen küresel emperyalizmin saldırılarını bertaraf etmek ve oyunlarını bozmak zorundadır. Emperyalizmin oyununu bozacak ve saldırılarını bertaraf edecek iradenin elbette gerçek manada İslam dünyasının birlik ve beraberliğini önceleyen ve bu konuda gerektiğinde bedel ödeyen Müslümanlar tarafından ortaya konulması gerekmektedir.
Zor bir dönemden geçen, içten ve dıştan her türlü taarruzla karşı karşıya olan İslam âleminin, saldırıların bertaraf edilmesi için ortaya koyacağı irade çok önemlidir. Zira zaman, İslam âleminin Batılı şer güçlerin oyunlarını boşa çıkaracak adımları atma zamanıdır. Bunun gerçekleşebilmesi için de Müslümanların aralarındaki sorunları çözmesi, ihtilafları bir kenara bırakması ve mutlak surette birlik olması elzemdir. İslam ümmetinin ve yeryüzü mustazaflarının geleceği açısından ehemmiyet arz eden bahse konu adımlar bugün atılmazsa, yarın çok geç olabilir.