"Edeb bir tâc imiş nûr-i Hüda`dan, Giy o tacı, emin ol her beladan"
Bismihi Teâla
İçinde yaşadığımız Türkiye`yi mevcut içtimai ve sosyal hayat yönünden 20, 40, 80… yıl öncesiyle karşılaştırdığımızda acaba zihnimizde neler belirir? Yaşadığımız şehrin, köyün bu yönüyle kritiğini yaptığımızda birbirinden farklı bu iki tablonun izahı sizce ne?
Biraz daha özele inelim, olgunluk yaşına yani 30`lu, 40`lı ve daha üzeri yaşlarda olan bizler; günümüz ile geçmişi edep, hayâ, iffet muvazenesi bağlamında değerlendirdiğimizde elde edeceğimiz verilerin iç açıcı olmadığı muhakkak.
Çok fazla değil 20, 30 yıl evvelinde özellikle Anadolu topraklarında, hayâ, edep duyguları ve ahlakı çok belirgin bir şekilde göze çarpardı. Kadınlarımız kapı arkasında bile namahreme sesini işittirmekten, sokaklarda erkeklerin önünden geçmeye hayâ ederdi. Çarşıda, pazarda ya eşi ya da hemcinsiyle görülürdü. Vakarlı ve hayâlı duruşu zaten kemgözlere, namahreme karşı bir emniyet sigortasıydı adeta. En geleneksel örtü bile ağzı kapalı ve kadınsı halini teşhir etmekten uzak bir haldi. Bu kültürle ömür tüketen nesil belki de şu an hayatta olanlar 60, 70`li yaşlardadır ki günümüz insanı kadar bilgili değillerdi belki fakat bildikleriyle amel eden talihli insanlardı… Belki de kurtuluşları için bu amelleri yeterliydi.
Üzülerek ve esefle günümüz gençliğinden birkaç görüntü paylaşalım; internete video görüntülerini, facebook`larına en özel fotoğraflarını koyup, hiç tanımadıkları insanlara bu görüntüleri rahatlıkla gönderen genç kızlar türedi…
Liseli, üniversiteli kızlarımız erkekler gibi yürüyüp, giyinip, sigara içip, küfürlü sözleri yüzleri kızarmadan doğal bir şekilde söyleyebiliyorlar…
Kız-erkek arkadaşlığı, yani “flört” giderek artıyor. Kızlar sokaklarda nikâhsız olarak erkeklerle dolaşmakta, kadın-erkek ilişkilerinde sınırlar alenî olarak çiğnenmektedir. İlkokula giden kız çocukları bile cinsellikten bahsedebiliyorsa gidişatın vahameti ortada…
İşin acı tarafı bu nesil yarının ebeveynleri olacak, sonrasını düşünmek bile istemiyor insan.
Allah`ı, dinini, ahireti ve hayâyı unutmuş, tek hayatlı, aklı midesiyle bacaklarının arasına sıkışmış nesiller sokaklarda dolaşıyor!!! Nereden nereye?..
Tabii ki bu durumdan dumura uğramamış aileler rahatsız ama her nedense önlem alma hususunda ciddi ihmalkârlıklar ve vurdumduymazlıklar alıp başını gidiyor. Beyinler, zihinlerde öğrenilmiş çaresizlikler hâkim. Yani sel, tufan almış başını geliyor ve aşikâr ne yazık ki buna karşın önlem ve tedbirden bigâne gafiller pozisyonundayız.
Nasıl ki kan damarları çatladığında ve önlem alınmadığında hayat sona ererse; manevi canlılık olan hayâ yani âr damarları çatladığında da insan manen ölür. Onun için insanla diğer canlılar arasındaki en temel fark hayâ ve edep değil midir?
İslam düşmanlarının basın yayınla, görsel ve sanal medyayla saf dimağları bombardımana tuttukları unutulmamalı. Hayâsızlığın, müstehcenliğin yaygın hale geldiği toplumlara ilişkin Allah(c.c)`ın hükmünün olmadığını mı sanıyoruz?
Peygamber, hayânın ortadan kalkışı ile helak olma arasında doğrudan bir bağlantının var olduğunu bakın bize nasıl izah ediyor:
‘`Aziz ve Celil olan Allah, bir insan helak etmek istedi mi, ondan önce hayâyı çeker alır. Hayâsı bir kere gitti mi sen ona artık herkesin nefretini kazanmış bir kimse olarak rastlarsın. Herkesin nefretini kazanmış olarak rastladığın kimseden emanet çekilip alınır (artık o, güvenilmeyen, kuşkulu kişidir). Kişiden emanet (güven) çekilip alınınca ona artık hep hain ve herkesçe hain bilinen biri olarak rastlarsın. Ona hep hain ve hıyanetle bilinen biri olarak rastladın mı, sıra ondan merhametin çekip çıkarılmasına gelmiştir. Ondan rahmetin çıkarıldığı vakit artık ona (Allah`ın rahmetinden) kovulmuş, lânetlenmiş olarak rastlarsın. Ona sen kovulmuş, lânetlenmiş olarak rastlayınca ondan İslâmiyet bağı çözülüp atılır.`` (Kütübü Sitte, Hadis No: (1237). (4054), (7224))
Çözüm; Çocuklara daha küçüklükten giyim, tesettür, edep, hayâ, iffet bilinci gibi değerlerin verilmesiyle birlikte eğitim kurumlarının derhal karma eğitimden arındırılmasıdır.
Merhum Akif`in, yazının başlığında da belirttiğimiz üzere edeple izzet bulmayı ve son olarak şu dizeleriyle amin deyip noktalayalım,
‘`Göster Allah'ım, bu millet kurtulur, tek mucize,
Bir utanma hissi ver gâib hazinenden bize…``
Kalın sağlıcakla…