Çilekeş bir ailenin imtihanı
Bismihi Teâla
Fani dünyanın irade sahibi varlığı insan, şu küreyi arz denilen zeminde tayin edilmiş süre içerisinde hayat tüketir. Her ziruh kendi iradesince farklı farklı bir yaşam sürdürür. İlk insandan bu yana ya da ilk insan toplumundan bu yana nice topluluklar, milletler gelip geçti. Dünya yaşamının son demine kadar böyle sürüp gidecek…
Gökkürenin altında arzın akıl sahibi varlığı insan, nefesini, adımını kendisi için önemsediği şeyler uğruna sarf eder. Bu dünyanın belki de en çilekeş varlığı annelerdir. Anne, apayrı bir dünyadır. Bir rahmet nefesi, en sıcak kucaktır… Eskimeyen, unutulmayan simadır… Yavrusu için en sağlam kale, en emniyetli sığınaktır…
Zeynep teyze, Medrese-i Yusufiye`de tedrisat gören Bilal Hocamızın validesi,- Ömrünün 30 yılını sürgünlerde, zindanlarda geçiren Üstat Bediüzzaman, mü`minler için hapishaneyi bu tabirle adlandırır. Mü`minler, imtihan dünyasında karşılaştığı her hali, her mekânı lilllahi`l Hak için kullanır. O`nun rızasını, hoşnutluğunu kazanmayı amaç edinir. Bu yönüyle karşılaştığı musibete olan bakışı, diğer musibetzedelerin bakışından farklıdır. İman ehli için musibetlere karşı duruş;
"Tevekkeltü ‘alAllah"
Allah'a dayanıp güvendim..
"Hasbiyallah"
Allah bana yeter..
"La havle velâ kuvvete illâ billah"
Allah'tan başka hiçbir güç ve kuvvet yoktur.. vird-i zeban sözleridir. Bu sözlerle güç kuvvet bulur. Merhametliler merhametlisine hüsn-ü niyette bigâne kalmaz
Öte yandan imanı özümsemeyen, itikatta saplantılı olan ruhlar; elemler, firaklar, musibetler karşısında isyan eder. Acısını daha da katmerleştirir, kader hakkında su-i niyetler beslemekle yükünü ağırlaştırır durur…
Üstat Bediüzzaman sabır hakkında şöyle der: ‘` Cenâb-ı Hakk`ın insana verdiği sabır kuvvetini evham (kuruntular) yolunda dağıtmazsa, her musibete karşı kâfi gelebilir. Fakat vehmin(manasız korku) tahakkümüyle ve insanın gafletiyle ve fâni hayatı bâki tevehhüm etmesiyle, sabır kuvvetini mazi ve müstakbele dağıtıp, hâlihazırdaki musibete karşı sabrı kâfi gelmez, şekvaya başlar. Adeta (hâşâ) Cenâb-ı Hakk`ı insanlara şekva eder. Hem çok haksız bir sûrette ve divanecesine şekva edip sabırsızlık gösterir.`` Başka bir deyişle sabır; musibetler karşısında ilk anda gösterilen refleksin niteliği değil midir?
Zeynep teyze, mü ‘mine bir kadın…Doğal ve mütevazı bir şark kadını… 2 yıl önce can yoldaşı eşini kaybetti. Allah rahmet eylesin. Arif dayı hem yıllardır hapishanede tutuklu olan oğlunun ıstırabı hem de çektiği ağır hastalıklarla hayatının son çeyreğini bu şekilde yaşayarak ebedi hayata güçtü. Mekânı cennet olsun.
Gerçekten sabır timsali bir anne. 2 yıl önce en büyük dayanağı olan eşini kaybeder, İslami hizmetlerinden ötürü yaklaşık 20 yıldır mahpus olan oğlunun hasretiyle direnen ve en son olarak da bir hafta önce 20` li yaşlarda en küçük evladını amansız bir hastalıkla yitiren çilekeş bir mü`minenin hayat öyküsü…
Bir anne düşünün ilden ile A şehri B şehri demeksizin biricik Yusufisini 4 duvar arasında da olsa görmek adına adımlarını eskitirken, bir yandan da 2 yıl öncesine kadar gerek eşi için ve son olarak da yavrucağı, Mücahit`i için hastane hastane gezen refakat eden vefakâr eş, fedakâr anne… Diğer bir deyişle hapishaneden hapishaneye; hastaneden hastaneye mekik dokuyan bir ailenin portresi.
Tüm bu imtihanlar ve çileler bir yandan da bu mütevazı aileyi dağ gibi güçlü, toprak gibi doğal, su gibi aziz kıldığına gören ve tanıyanlar şahittir.
Şükürle nimetler ziyadeleşip; sabır ve tevekkülle, musibetler hafifleşmiyor mu?
Not: Bu vesileyle Zeynep teyze başta olmak üzere ‘`Yararlı ailesine`` rabbimden tekrar sabrı cemiller dilerim. Çektiklerini Rabbi Zül Celal Ahiretleri için keffaretü'z-zünub etsin. Ahirete intikal eden Mücahit kardeşimizin mekanı da cennet olsun.
Allah(c.c) Yakup(a.s)`u Yusuf`una kavuşturduğu gibi Zeynep Teyze`yi de Bilal`ine kavuştursun…
Kalın sağlıcakla…