Çocuğun yaratılış gizemi
Çocuk(sebi`),kimisine göre boş kaset, kimisine göre zayıf ve korunmaya muhtaç olarak görülen varlık...
Çocuk, masumiyet karinesi kalbi tertemiz, gözleri ışıl ışıl yanan bir pırlanta…
Çocuk; gelişimüjde, ebeveynlerin göz aydınlığı, yuvanınneşesi, âlemin süsü...
Çocuk, Rahman`ın sayısız mucizelerinden bir yaratma eseridir. Yaratıcısı tarafından ebeveynlere verilen bir armağan...
Çocuk, insan türünün yeryüzüne gelişinin ilk nüvesidir.
İnsanın yaratıcısı Allah(c.c),``Allah size kendi nefislerinizden eşler yarattı ve size eşlerinizden çocuklar ve torunlar yarattı ve sizi güzel şeylerden rızıklandırdı…``(Nahl,72)
Ayette geçen hakikatler örgüsü göz önüne getirildiğinde, müthiş enstantaneler görülür. Allah`ın (c.c) bizim cinsimizden olmayan eşler, ya da bizim cinsimizden olmayan bir yavruyu yarattığını düşünün! Nasıl olacaktı? Tepkimiz nasıl olurdu? Bu yükün altından kalkabilecek miydik? Fakat Rahman`ın işlerinde asla ve asla dengesizlik ve uyumsuzluk görülmediği gibi akla aykırı bir durumda söz konusu değildir. Her şey belli bir düzen ve insicamla seyir görür. İşte bu ahenk, evrim/darwinistlerin kara yüzüne büyük şamar olarak inmiştir.
Kur`an-ı Mubin insanının yaratılış gizemini pek çok ayeti celilede nazarlara sunar. Yani insanı, insanın kendisine sunar. Bir bakıma kim olduğumuzu, hammaddemizin ne olduğunu, cevherimizin ne olduğunu adım adım yaratılış serüvenimizi anlatır.``Andolsun biz insanı çamurdan(süzülmüş) bir özden yarattık, sonra onu az bir su(meni)halinde sağlam bir karargâha(ana rahmine)yerleştirdik. Sonra bu az suyu`` alaka`` haline getirdik. Alakayı da ‘`mudga``(cenin)yaptık. Bu mudgayı da kemiklere dönüştürdük. Bu kemiklere et giydirdik. Nihayet onu bambaşka bir yarattık olarak ortay çıkardık. Yaratanların en güzel olan Allah`ın şanı ne yücedir.(Mü`minun 12-14)
Bu organizma, ebeveynlerin evlilikteki ilk meyvesi olarak somutlaşır. Biyolojik olarak şekli bir yani gözler kaşların altında burnun her iki yanında, dil iki dudak arasında gibi. Akıl sağlam bir sandukanın emniyetinde. İki göz, iki kulak, beden ve içindekiler. Zira bu ortaklık üreme, gelişme ve ülfete büyük tesanud görevi olarak yansır. Fiziksel özellikler, cinsiyet gibi farklılıklar ise Rahman`ın zenginliğindendir. Muntazam sanatının güzel huzmeleridir. Neticede ya kız ya da erkek evlat, ikram-ı ilahi olarak tecelli eder. Yüce Allah`ınmuhteşem eseri sapkın ve ahlaksızların kara yüzüne büyük bir şamar olarak çarpar.
Doğum olayı başlı başına büyük bir hadisedir. Çocuk anne rahmindeki fiziki ortamdan çıkıp bambaşka bir ortama adım atmaktadır. Artık anneciğinin nefesi ile solunum alma; yediği, içtiğiyle nemalanma dönemi son bulmuştur. Doğar doğmaz gösterdiği ilk tepki ağlama sesidir. Yoksa bu tepki dünyaya adım atmaya bir isyan değil ya da Yaratıcısına karşı bir memnuniyetsizlik terennümü değildir. Biyolojik bir hadiseden ibarettir bu ağlamalar. Zira doğumla birlikte yani anne ile olan göbek bağının kesilmesiyle solunum ve sindirim sisteminde büyük bir sarsıntı meydana gelmektedir. Yeni doğan çocuk bedensel gelişiminin oldukça önemli bir bölümünü tamamlamış olarak doğar. Validesinin vücudunun dışında yaşayabilecek kadar gelişmiştir. Solunum ve sindirim sistemini kullanabilecek kıvama gelmiştir.
Böylece çocuğun dünyaya gelmesiyle anne baba çiftine büyük bir nimet tevdi edilmiş olunuyor. Bu durumda kadın``anne``,erkek``baba`` rolüne erişmiştir. Buna bağlı olarak statüler değişmiştir. Çocuğa karşı mesuliyet görevini yüklenmiş olmaktadır. Zira Yaratıcısından mühim bir emanet omzuna yüklenmiş oluyor. Bilinçli, şuurlu aileler bu nimete hem şükür hem de sünnete dayalı bir karşılamayla; çocuğun sağ kulağına ezan, sol kulağınakamet okur. Ağzına tatlı yiyecek dokundurur, büyük bir iştiyakla ismini koyar, akikasını keser hatta şükür namazını kılmakla mesuliyetinin ilk basamağını fark ettirir.
Selam ve dua ile sağlıkça kalın.
M.Medet Solmaz