Laik Eğitim Bu Topluma Layık mı?
Bismihi Teala.
Bakan Tekin, Batman’da aldığı güçten olsa gerek,
‘ayağı yere bastı dense’ herhalde abartı olmaz.
Elbette hava, zemin ve ortamın motive edici gücü vardır.
Bakan Tekin’in tek parti dönemini ağzına alması zülfü yâre dokundu.
Ufak bir kesimin kutsallaştırdığı laiklik bir kez daha hortladı.
Laik yobazlar dini değerlere ilişkin bir şey duymayadursun,
laikliği temcid pilavı gibi ısıtıp ısıtıp gündeme getirmekten uzak durmaz.
Kuşkusuz, Türkiye’de laiklik cumhuriyetle birlikte resmi ideolojinin ilkesi haline getirildi.
Sosyal ve kültürel yaşama müdahale edince tartışmalardan kendini alamadı.
Tartışmaların en yoğun olduğu alan nedir? Diye sorsanız;
tereddütsüz eğitim sisteminde olmuştur, derim.
Bizde eğitim sistemi laikliğe göre kurgulandı.
Zira toplumun bireylerini şekillendiren, yön veren en büyük güç eğitimdir.
Bakanın deyişiyle bizdeki laiklik din karşıtı olarak işlendi.
Dolayısıyla laik eğitim anlayışı dini değerlere,
inançlarla kavgayı hayat memat meselesi gördü.
Bundan nemalanan zihniyet laiklik tabusunun arkasına sığınmayı
varlık sebebi gördü.
Acıkınca yapıştı.
Salınınca kavgaya tutuştu.
Türkiye’de laiklik hep sorun olagelmiştir.
Eğitim sistemine bulaşan bu yabancı ur endişe kaynağı olmuştur.
Doku uyuşmazlığı olunca dokuyu zedelemiş hatta organizmaya kıymıştır.
Halkı Müslüman ezici kesim, çocuklarının devlet okullarında aldıkları eğitimin, dini değerlerinden uzaklaşmalarına neden olmasından endişe ederler.
Eğitimde dinin rolünün elzem olduğu bir dönemde
laikliğin ne anlama geldiği, ciddi olarak ele alınmasını zorunlu kılmaz mı?
Eğitimde laikliği savunmak ideolojik dayatmanın tarifi olarak görülmemelidir.
Halkı Müslüman olan toplumun inanç ve medeniyet değerlerini yaşatmasının
önünde pranga işlevi gördürülmemelidir.
Kalın sağlıcakla…