• DOLAR 34.484
  • EURO 36.431
  • ALTIN 2954.714
  • ...

Bismihi Teala.

Milli Eğitim “Türkiye Yüzyılı” vizyonuyla kollarını sıvadığı ülküde,

fiyakalı kavramları telaffuz etmede ısrarcı.

Müfredatı galiba bu minvalde dizayn etmektedir.

Lise tarih eğitiminde “Orta Asya” yerine “Türkistan” kavramına yer verdi.

  1. sınıf tarih ders kitabında “Türkistan’dan Türkiye’ye”ünitesinin teması bu minvalde.

Yani Ana Yurt diye tabir edilen “Orta Asya” yerini “Türkistan’a” bırakacak.

Elbette egemen ulus diktoryasıyla coğrafya isimleri kıyıma uğruyor.

Bu bilinen şey.

Onun için coğrafya isimleri değişkendir.

Siyasi güç kendisine göre evirip çevirmekten imtina etmez.

Geçmişlerin telaffuzunda Türkistan coğrafyası günceldi.

Zira Türk halklarının yoğun olarak yaşadığı bölge kastedilirdi.

Mesala, İranlılar ve Araplar, Orta Asya’da yaşayan Türklerin mekanını

“Türkistan” diye telaffuz ederlerdi.

İbn Fadl Seyahatnamesi’nde, Orta Asya coğrafyası “Biladü’t Türk” diye geçer.

Kimi tarihçilere göre Türkistan ismine asıl darbeyi Sovyet Yönetimi vurmuştur.

Çarlık Rusya’nın, Türk kökenli halkları 5 ayrı bölgeye ayırmakla emellerini gerçekleştirdiklerini ileri sürerler.

Tabii ki bu marifet(!), egemen ulusların değişmeyen yüzüdür.

Gücü bulan; etnik kıyıma, kültürel kıyıma hatta soykırıma bile gözünü kırpmadan yeltenmiyor mu?

Maalesef kendisini dev aynasında gören ulusların apolitesi budur.

MEB, gelecek nesle bilinç vermeyi murad ediyorsa Biladü’t Türk diyarında

neşvünema bulan Ahmet Yesevi, Harezmi, Maturidi’nin öğretisini öncelemesi daha kadim değil midir?

Kim bilir, belki de ‘Türkistan terminolojisi’ geniş bir perspektife yol açar.

Benzer kaderi hatta daha hazini yaşayan Kürt halklarının kamusunu…

En azından Kürdistan coğrafyasına öcü gözüyle bakmama anlayışını…

Oysa Kürdistan kavramı yıllarca Osmanlı’nın ders kitaplarında geçiyordu.

Selçuklularda da durum farksız değildi.

Büyük seyyah Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde genişçe yer verdiği

“Kürdistan”, MEB’in ilgisini çeker mi?

Doğrusu sanmıyorum.

Son olarak Merhum Meriç’in ifadesiyle

“Kamus bir milletin, hafızası yani kendisi; heyecanıyla, hassasiyetiyle, şuuruyla.”

Kalın sağlıcakla…