Zorunlu Eğitim Zorluyor…
Bismihi Teâla
Baş ağrıtıcı, keyif kaçırıcı, tiksindiricidir.
Bir o kadar da can sıkıcıdır!
Öğretmene şiddet, sağlık çalışanına şiddet vs.
İlgili kurumların tepki olarak iş bırakma protestoları.
Meydanlarda seslerini yayma hamleleri…
Eğitim camiası belki de kabuğu kırarak,
muhtelif sendikalar ders bırakma kararı aldı.
Eğitim çalışanına yapılan son saldırı,
bardağı taşıran son damla oldu sanırım.
Öğretmenler 81 ilde derse girmeme eylemi yaptı.
Sonuç alır mı, bilmem.
Öğretmenin sözü ve varlığının büyüsü gitgide düşmektedir.
Bu da memnuniyeti ciddi anlamda yaralıyor.
Velhasıl, eğitim camiası,
ne kendisinden memnun ne de talebesinden.
Aşağısı sakal, yukarısı bıyık!
Yani iş çığırından çıkmış.
Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete…
Talebe talep etmiyor.
Başka deyişle öğrenci öğrenmek istemiyor.
Gel de işin içinden çık.
Zorunlu eğitim cebriyle galiba öğretmene düşen,
bekçilik yapmaktır.
Ee, bekçilik yapmak da belli bir yere kadar oluyor.
Zülfü yâre dokundun mu, şiddete maruz kalıyorsun.
Açık anlatımla eğitim çalışanı öğrencisi tarafından darp edilebiliyor.
Velisinin hışmından kendisini alamıyor.
Ne yazık ki, öğretmenliğin ve öğretmenlik mesleğinin düştüğü hal bu!
Ağlar mısın, güler misin?
Okul koridorunda veli, bayan-erkek fark etmeksizin öğretmeni darp ediliyorsa,
Okul bahçesinde öğrencisinin bıçaklı saldırısına uğrayabiliyorsa,
Silahlı saldırıyla canından olabiliyorsa…
Güvenli okul, güvenli ortamdan bahsedebilir misin?
Sistemin başta bunu halletmesi gerekmez mi?
Son zamanlarda Öğretmenlik Meslek Kanunu tedavüle girdi.
Ancak öğretmen sendikaları muhtevasını güçlü görmedi.
Toparlayacak olursak,
Eğitim çalışanlarına yapılan şiddetin yasal yaptırımının tatmin edici,
caydırıcı hale getirilmesi elzemdir.
Bakanlığın 12 yıllık kesintisiz zorunlu eğitim dayatmasından vazgeçmesi gerekmez mi?
Zorla güzellik olur mu?
#Öğretmeneşiddetehayır.
Kalın sağlıcakla.