• DOLAR 34.428
  • EURO 36.303
  • ALTIN 2846.872
  • ...

Bismihi Teala.

Hangi kültüre ait olursa olsun,

Menşei ne olursa olsun,

Övünç kaynağı olarak nasıl addedilirse edilsin,

Nevruz beşerin, toprağa olan yönelişidir.

Başka söyleyişle insanın hammaddesine olan yönelimi…

Önemlisi canlılığa, dirilişe olan heyecanıdır.

Zira yokluk ızdarıptır.

Hiçlik azaptır.

Ruhu kabzeder.

İşte nevruz/bahar;

gizemli, hapsolmuş duygu ve hissiyatı dışavurur.

Ancak kabuğa takılıp öze inilmedi mi,

Maddeye bakıp manaya inilmedi mi,

Bir şeyler eksik kalıyor.

Maalesef gündemdeki nevruz, tefekkürden yoksundur.

Kimi ulusların kendi kültürünü görme övüngenliği,

-Varsın Zerdüşt ya da şaman popülizmi olsun-

Kimi ideolojilerin sapkın malzemesine olanak sağlıyor.

Oysa camid olan ard ne güzel nebatatı fışkırtır,

Ölü toprak canlılığa bürünür,

Her bir yerde temaşa seyreyler

Binbir türlü nebatat, hayvanat

Devasa süruru var tabiatta.

Daha hikmetlisini yalın biçimde Yunus Emre dile getirir.

“Dağlar ile taşlar ile/Çağırayım Mevlam seni./

Seherlerde kuşlar ile/Çağırayım Mevlam seni./

Sular dibinde mahi ile/Sahralarda ahu ile/

Abdal olup ahu ile/Çağırayım Mevlam seni.”

Bahariyeyi/nevruzu, rahmet ayı Ramazan’la iltisak etmek hak değil mi?

Hem gönlümüz hem gözümüz,

lezziz gıdayla doyuma erişmez mi?

Toprak üzerinde yaşamı yaşanmaz kılan zulümete,

İbrahim gibi bir irade ki inancım o, vukuu bulacaktır.

Zira bir nevruz gününde,

Zalim kralın sefahatte olduğu bir anda,

Halaskâr olmuştu.

Kalın sağlıcakla…