• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Bismihi Teâlâ

"…. İlim insanın cehlini alsa da,

hamurunda varsa eşeklik; baki kalır." sözü kime ait olursa olsun, yerinde bir söz.

Öz yoksa tahsille olmuyor.

Kariyerini yapmakla iş tamama ermiyor...

Akademik unvanla marifete varılamayabilir.

Diplomayla olmuyor beyler!...

Yunus’un deyişiyle;

’İlim ilim bilmektir

İlim kendin bilmektir

Sen kendini bilmezsin

Ya nice okumaktır.’’

İlim yüce bir değerdir,

İsteyene Allah verir.

Ancak bunu taşımak ciddi bir meziyet gerektirir.

Düzce Üniversitesinden öğretim görevlisinin, depremzede gence alaycı, dalga geçercesine,  lakayt tutumunun detayına giremeyeceğim.

Bunu okura bırakalım.

Şu var ki ’Kendini dev aynasında gören ‘ niceler var!

İnsan da var namı, sanı yok;  halkın hizmetinde.

Öyle samimice; gece gündüz demeksizin sahada; düşenin, düşkünün yanında…

 Hiçbir karşılık beklemeksizin, içten ve gönüllüce koşuşturur.

İşte empatinin pratikteki şekli bu olsa gerektir.

Açık deyişle halden anlamak,

O hali yaşıyormuş gibi olmak,

İliklerine kadar hissetmek,

Halzedenin yanında olmak.

Asıl, duygudaşlık da bu değil midir?

Gerisi lafı güzaf.

Yani süsle, sazla, retorik sözlerle olacak işler değil.

Nasreddin Hoca damdan düşer,

 Görenler;

Ah, vah demiş!

Yok, şöyle yapsaydın?

Yok, böyle yapsaydın?                                                                    

Konuşan konuşana…

Akıl satanlar(!)

Çok ya!

Bilge hoca, bırakın lakırdıyı da, bana ‘damdan düşen birini getirin’? diye lafı gediğine oturtur.

Evet,’’ Damdan düşenin halini, damdan düşen bilir.’’

Kalın sağlıcakla…