Öğretmenler! Öğrenci moduna…
Bismihi Teâlâ
Teknolojinin marifetiyle bilgiye erişim olabildiğince hızlı gelişiyor.
Süleyman peygambere amade Salih zatın Belkıs’ın tahtını getirme hızıyla yarışacak gibi…
İnsan topluluklarına anlık, tek komutla kontak kurulabiliyor.
Binler tek ağda yek fotoğraf karesinde bir olabiliyor.
Zaten 21. asır bilgi çağı diye literatüre geçmiştir.
Pandemi ile birlikte çevrimiçi öğrenme gündeme oturdu.
Gün geçtikçe olağan hale geçeceği de açık…
Elbette zaman ve mekan tasarrufu yönünde artıları var.
Yani uzaktan öğrenme zaman ve sınır tanımayacak boyutta…
MEB, son iki üç yıldır hizmet içi eğitim seminerleri, kursları çevirim içi veriyor.
Son olarak kariyer basamaklarında yükselme-uzman ve başöğretmenlik-sınavı için eğitim videolarını zorunlu tuttu.
Buna göre uzman öğretmenlik için 180 saatlik video,
Başöğretmenlik için 240 saatlik ders videosunu izleme şartı koştu.
50 günlük sürede günde ortalama 4 saat ders videosuna karşılık gelmektedir.
Amaca hizmet eder mi?
Eğitimciler bu uygulamadan memnun mu?
Çok uzağa gitmenize gerek yok.
Ufak bir saha araştırması yapın,
Benzer eleştirileri alırsınız.
Yani ‘halep ordaysa arşın burada’ tavrı!
Makinenin hilesi mi yok…
Çal kaseti sarsın usul usul…
Ya da yarım kulak dinlemek.
Yani zorlamayla verim alınmaz.
Ölçüsüz sunumlar bıktırır…
Hep aynı şeylerle muhatap kılınmak gına getirir.
Bir şeyi sırf yapıyor gibi göstermek ya da yapıyor gibi görünmekle
etkili bir sonucun uzağında kalınmaz mı?
Hikmetten yoksun çalışmalar sönük kalmaz mı?
Çok şey vereyim derken hiçbir şey veremeyebiliyorsun.
Kısa deyişle gerçekçi olmak gerek…
Abartı, tozu dumana çevirttir.
İmdi; öğretmenlerin de benzer şekilde öğrenciye yüklenmesi isabetin dışında kalır.
İkna ve inandırma gücünden yoksun bir tutum sergilemeleri sanırım akim kalır.
Son olarak, teknolojiyle ırağı yakın etmek önemli bir fırsat.
Tabii ki istifadeye sunmak gerek.
Ancak ‘ılıca ördeği’ pozisyonu huyundan da vazgeçmek lazım…
Kalın sağlıcakla.