Eğitim Sisteminin İnşası İnanç Üzere mi?
Bismihi Teâla
Acılı babaya başsağlığı dileklerimle ve geride kalanlara sabır temennisiyle…
İnançlı bir baba ve inancını yitiren bir gencin dramatik hali!...
Zor; belki de çetin bir imtihan!
20’lik bir delikanlının inancını yitirdiği üzücü bir hal!...
Kendi eliyle yaşamına son vermesi…
Sorgulanması gereken bir portre…
Sistem, aile, irade vs.
Genç üzerinden ideolojik kavgaya girmek mi çözüm?
Cemaatler, tarikatlar üzerinden dine saldırmak mı?
Bunlar sığ düşünceler!...
Maksatlı gündemler!
Çok değil 20 yıl öncesinde başörtüsü gerekçesiyle ülkenin her yerinde genç kızlara üniversite kapılarını kapatarak, psikolojisini bozduğunuz, geleceklerini kararttığınız yıllar eskidi mi?
Asıl mesai dine, diyanete oldu mu?
Çok görmeyeceksin(!)
Doğrusu bunlar yalan ağlar!
‘Malzeme olsun torba dolsun’, misali servis etmektir bunların işi!...
Üzücü olan gençlerin kimisinin inançtan yoksun düşünmeleri…
Reel ve sanal yönden saldırıya uğramaları…!
Ve yalnız kalmaları.
Büyük bir gelecek kaygısı, ekonomik kaygıyla perçinleşti mi güçsüz kalınıyor.
Salgın hastalıklar, savaşlar geleceğe ilişkin endişelere, korkulara yelken açıyor.
Umudunu yitiren birey varlığı anlamsızlaştırıyor ve neticede kendisine de yaban kalıyor.
Gençlik görünen ve görünmeyen İblisler’in hedefinde!
Özdeyişle gençlik pek çok yönden yapayalnız!
Belki de çoğu kez anlaşılmamaları ya da diyaloğa kapalı kalmaları,
akılda kalır. Bana göre de büyük bir iletilişim kopukluğu, sorunu yaşıyoruz.
Velhasıl deizm, ateizm gibi korkunç fikri saplantılarla karşı karşıya!
Masum büyüttüğümüz çocuklarımızı ergenlikte kayıp mı ediyoruz?
Sistem daha temel eğitimden başlamak üzere ‘inançlı birey’ yetiştirmenin programını cidden vermelidir.
Aileler, camialar, cemaatler vs. günün koşullarına göre strateji ve yaklaşım tarzı geliştirmelidir.
Şu var ki gençliğe liberal duyarsızlıkla, duyarsız kalınamaz!
Elbette bilgi ve tecrübeyle aydınlatılmalı!
Üstad Bediüzzaman deyişiyle “Medenilere-şehirlilere-galebe çalmak ikna iledir”
Örneğin Hüzme-i Risaleden gelecek kaygısını, rızık endişesini asgariye indiren öyle güzel anlatımlar var ki, yeter ki ver! ‘’Rezzak’’ isminin muhtevasını hissettir, işle!
Akla ve gönle hitap et!
2007 yılında Filipinler’de 80 üniversiteyi aşkın yükseköğretim kurumlarında Risale-i nur ders kitabı olarak yürürlüğe geçer.
İtikadi yönden büyük bir otorite olan böyle bir kaynağın, eğitim müfredatımıza serpiştirilmesi ne kadar da elzem!
Kalın sağlıcakla…