• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Bismihi Teâla

İki bin yirmi birin 6 Eylül’ünde yüz yüze eğitim ve öğretim başladı.

Hayırlı olsun sıhhatle dolsun.

Neticede kaygı, çaresizlik de olsa alışmak durumundayız.

 Başka çıkar yolda görünmemektedir.

Umumiyetle durumumuz iki arada bir derede kalan adamın vaziyeti gibi…

Zamanın çocukları okul formasına ek olarak maske ile başladı.

 Maskenin üstünde o masum gözler ve bakışlar daha da masumlaşıyor.

Bakışlar daha bir anlamlı ve derin!...

 Dünya küresi, uluslar aşılamanın ve virüse alışılmışlığın vermiş olduğu tecrübeyle, en azından riskleri olsa da sosyal hayatı idame etmenin uğraşında!

  Doğrusu resmi eğitim kurumları ki bunların başında okullar gelir, genel hatlarıyla eskisinden farklı bir tabloyu yansıtmıyor.

-TABLO BİR: Yine kalabalık sınıflar

-TABLO İKİ: Her sırada ikili oturmalar hatta üçlü oturmalar

-TABLO ÜÇ: Kalabalık okullar

-TABLO DÖRT: Yıkık, dökük oturaklar, yüzeyler

vd.

Tablo dolayısıyla manzara pek parlak görünmüyor.

İyileşme/ıslah etmeye dönük adımlar atılır mı?

Bu sistem fiziki yönden, insan kaynakları yönünden acilen revizyondan geçilmelidir.

Çağın gereklerine uygun materyaller sunulmalıdır.

İkili eğitim veren okullarda okula yeni başlayan ilkokul 1.sınıf öğrencisiyle 8.sınıf öğrencisi aynı sırayı, aynı masayı kullanıyor. Var mıdır bunda ergonomi?...

  Pansiyonlu okulları, kısmi olarak liseleri hariç tuttuğunuzda okullar için ödenek ayrılmıyor.

Bir onarım işi, o da bin bir türlü zorluklarla yapılıyor.

“Okul-Aile Birlikleri” var, o da evlere şenlik!

Resmi ağızlar “Veliden hiçbir suretle maddi bağış talebinde bulunmayacaksın” diyor.

Zaten dünden razı olan ve üstelik kafa karışıklığı içinde olan velilerden de ciddi bir katkı sağlayamıyorsun!

  Eğitim öğretim maliyetli bir iştir. Çalışanlara maaş vermekle, son zamanlarda ücretsiz şekilde ders kitaplarını dağıtmakla iş hal olunmuyor işte!

  Okul idaresi ve öğretmenlerin kendi kıt imkanlarıyla nereye kadar!...

Zaten gözden ırak olan yerlerin hali daha da içler acısı!

  Toparlayacak olursak “eğitim” ciddi bir sistem gerektirir. Eğitim; geleceği, yarını belirleyen en ezici etkendir.

Bu çarkın nizami dönmesi için yapılacak çok şey var.

Günübirlik değil, kalıcı, tatmin edici, uzun metrajlı politika izlenmelidir.

Aileler; her yönüyle okulları; fiziki yapısından tutun, temizliğine kadar emek görmek ister.

İletişimden, eğitim/öğretime değin icraat ister.

   Aileler kendi çocukları için hizmet görünce, aklı ve kalbi tatmin olunca; o kuruma ısınacaktır /sahiplenecektir.

O zaman kendini okulun bir ferdi gibi görecek; aidiyet duygusu gösterecektir.

Değişmeyen kabuldür:

İnsan kendisini seveni sever.

Boşuna denilmemiş “Sev beni, seveyim seni” diye.

Başka ifadeyle sevilmenin yolu sevmekten geçer.

Değer; gösterdiğiniz ölçüyle orantılıdır.

Kalın sağlıcakla….