Turizm mi, Eğitim mi?
Kültürel yönden düşünüldüğünde ikisi de kültürel öge!
Kalkınmada rolü büyük olan iki büyük sektör…
Tacir mantaliteyle düşünüldüğünde birisi para kazandırıyor.
Öbürü para harcatıyor.
Açık anlatımla biri cebi doldurtuyor, diğeri cebi boşaltıyor.
Elbette işin finansman boyutu yönüyle bir yere kadar böyle!
Ancak süreç itibariyle sapla saman birbirinden ne kadar ayırtılıyor?
Hadi diyelim ki turizm gelirinden, bu süreçte çarkı döndürmek adına
Kaynak gereksinimin var.
Bunu elde etmen için de zemini elverişli hale getirdin,
Dünya kamuoyunun algısını pozitif hale getirdin,
Pandemi vaka sayılarını niceliksel olarak düşürdün,
Hadi okul kapılarına kilit vurarak,
Belli ölçüde ivme aldın.
Suyunun ve güneşinin avantajıyla kumbaranı doldurdun.
Ancak kazın ayağı öyle değil!...
Ya halimiz Dimyat’a prince giderken evdeki bulgurdan olan adamın öyküsünü
tekerrür etse;
Ya da adamın konumuna biz düşsek!
(…)
Zamanın birinde Dimyat’a pirinç almak için giden bir Türk tüccarının bindiği gemi
Akdeniz’de Arap korsanları tarafından soyulmuş.
Adamcağızın kemerindeki bütün altınlarını almışlar.
Bin bir müşkülat içinde Türkiye’ye dönen pirinç tüccarı,
O yıl iflas etmek durumuna düşmüş.
İstanbul’dan kalkmış, memleketi olan Karaman’a gitmiş.
O sene tarlasından kalkan buğdayları da bulgur tüccarlarına sattığından,
Kendi, ev halkı kışın bulgursuz kalmışlar.
Pirince giderken evdeki bulgurdan olmanın akıbeti budur.
Bize de öğüt, hisse almak düşer.
***
Sürecin sancısı olacak, şokları da…!
Ne olursa olsun eğitim öğretimi:
BİR: Iskalayamayız!
İKİ: Öteleyemeyiz!
ÜÇ: Ödün veremeyiz!
DÖRT:Teğet geçemeyiz!
Düşünce olarak,fikir olarak net olmalıyız.İstikrarın hacmi dar da olsa yol yürütür.Mukavemet gücü verdirtir…
Yalpalamakla yol yürünmez.
Kısacası ‘’Kaz gelecek(gelen) yerden tavuk esirgenmez.’’
Bu da eğitime olan inanmışlıkla olur.
Kalın sağlıcakla…