• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Bismihi Teâlâ                                                                                                                        

  Koronalı günlerde vakıalar gitgide daha da artıyor, yerküreyi sarmalayan bulaş günden güne artıyor. Ulusların belirlediği takvimleri alaşağı edercesine adeta meydan okuyor. Kimi güçlerin nezdinde gizli düşman, kimi güçlerin nazarında hasımlarının başlattığı biyolojik bir saldırı…

Ne olursa olsun yeryüzü insanının kendi eliyle yaptıklarının cürmü ve fitnesi!

  İnce eleyip sık dokuyan ülkeler de normal rayında sosyal hayatı sürdürenler de aslında aynı şeyden mustarip: Vakıa, ölüm, kayıplar… Zira sürekli mutasyona uğrayan bir illetle sınanıyor insanlık!

Tam karantina mümkün olmadığına göre, o zaman ortak aklın belirlediği kurallar çerçevesinde direnme, mıkavamet gücünü göstermek geliyor.

  Asıl ele almak istediğim husus korona karşısında bakanlığın eğitim-öğretim hususunda takındığı tutum ve gösterdiği tepki;

-TEHLİKE BİR: Temel öğretimden yüksek öğretime kadar öğrenmede ciddi kayıplarla karşı karşıyadır milyonları aşan çocuk-genç!..

-TEHLİKE İKİ: Bireyler arasındaki farkın açtığı makas aralığı her geçen gün açılıyor…

-TEHLİKE ÜÇ: Eğitimde fırsat ve imkân eşitsizliği her geçen gün artıyor…

Böyle gider mi bilmem kabak başkalarının başına patlıyor: Veliye.

‘Başının çaresine bak’ dercesine; bilişim alt yapısı mı, özel ders mi, bilgi ve tecrübe mi?.. Orasını sen hallet!..

Peki, diyelim ki belli bir yere kadar tamam. Soramazlar mı toplumun iktisadi ve eğitim seviyesi ne? diye:

Kırsal kesim, dezavantajlı konumdakiler-okuryazar olmayan, tahsili düşük aileler, ekonomik yönden çöken aileler-…

  Seyreltilmiş gruplar şeklinde iki gün okula gelmek, onlain dersler, uzaktan eğitim ve öz deyişle hibrit sistemi belli bir yere kadar güzel de; tüm yönleriyle değerlendirildiğinde oluşan koskocaman öğrenme kaybı nasıl giderilecek?!

  Sanki imkânlar eşitmiş gibi tüm akranları büyük öneme sahip LGS ve AYT/TYT sınavlarına muhatap kılmanın adaletsizliğini, birey yarın sormaz mı?

Bireyde depolanan kin ve öfkenin yol açacağı tahribatı yarınlar için hiç hesapladık mı?

  Okullar en basitinde hem son sınıflar hem de ara sınıflarda yazılı sınavları yaptı. Mutfağın içinde olanlar -öğretmenler- kaybın farkında olan en baştaki kişiler. Bakanlık cidden okullardan bunun dönütünü alacak mı? Ya da ciddi düşüşü görecek mi?

 Seyreltilmiş grupta öğrenci 2 gün okula gelmekle ciddi motivasyon ve dolayısıyla performans düşüklüğü yaşıyor.

   Bakanlığın gündeminde tam olarak ne var? Orasını bilmem, fakat yüz yüze eğitimi boş vermenin açtığı kayıp bu şekliyle her gün artacaktır. Eksik, yarım yamalak eğitimle müfredatın tümünden sorumlu tutmanın; yarınlar için ciddi akademik yoksunluklar yaşatacağı açıktır…

  Kısaca hibrit sistemiyle geçmişten kalan müfredatla öğrenciyi sorumlu tutmak öğrenciyi makus kaderiyle baş başla bırakmak değil midir? En azından bu sisteme hazır değildir bu toplum…

Kalın sağlıcakla.