Hali Pür-Melal’ imiz..!
Bismihi Teâla
Moderniteyle birlikte şehirleşmenin hızla arttığı günümüzde, geniş aileden çekirdek aileye geçişin sancılarıdır yaşadığımız. Orta yaş diyebileceğimiz yaşı 40 ve yukarısı olan kesim; hayıflanarak dile getirdiği o eski tabii halden uzaklaşmaya doğru bir gidişattır sürüp giden… Açık söyleyişle bu gidiş; makro aileden mikro aileye evrimleşme sesleridir… Yani dünkü realiteler bugünün insanı için masalımsı bir ifadeyle ‘’Az gittik, uz gittik dere tepe düz gittik…’’ türünden.
Adına özeleştiri mi desek, yakınma mı?.., sual olunsa;
SUAL BİR: Nesep bağ olarak en yakın görülen akraba/hısımlar ne kadar sıklıkla bir araya gelir?
SUAL İKİ: Kişi bugün; sıkıntı, müşkül durumlarda bana destek, payanda olabilecek ‘’akrabalarım var’’ diyebiliyor mu?
SUAL ÜÇ: Varlığı bile düşünüldüğünde kişiye apayrı bir istinat, kuvvet veren o akraba gücünü ne kadar yaşıyoruz?
Ki hadisi şerifte ‘’Mutluluğun kaynağı olan sevginin veraset yoluyla(yakın uzak akraba kanalı) kazanılacağı…’’ belirtilmesine rağmen, biz bu hakikatin neresindeyiz???
Velhasıl ciddi bir evrilme ve değişimle karşı karşıyayız. Bundan ötürü ciddi biçimde süreci yönetme becerisini ve iradesini göstermekle sınanıyoruz.
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü bu yıl ki Mevlidi Nebi haftası kapsamında ‘’Hazreti Peygamberimiz ve Aile’’ temasını seçerek bana göre çok isabetli davrandı. Birkaç fragman paylaştı. Kısa videolarda öne çıkan birkaç başlık şu şekildedir:
FRAGMAN BİR: Mutluluğu sanal dünyada arama, reel yaşamda ara!
FRAGMAN İKİ: Online oynama, Onunla(çocuk) oyna!
FRAGMAN ÜÇ: Telefonun değil eşinin yüzüne bak!
FRAGMAN DÖRT: Fenomen olma, iyi ebeveyn ol!
…
Ailede genç-yaşlı, bay-bayan herkesin elinde telefon herkes ayrı telden, birbirine karşı sağır ve kör... Minnacık bebeler yapayalnız cansız objelere emanet…
Zahirde, fiziki mekânda beraber fakat zihinde sanalda başrolde olan sunî kareler…
Takipçilerinin hesabını yapan ebeveynler; birer parçası olan yavrucaklarına kucak açmaktan aciz doğrusu bu çarpık portreler ne kadar da daraltıyor insanı.
Ahval-i pürmelalimiz bu… Kanayan yaramıza parmak basacak türden parçalar olduğu için dikkat çekici buldum doğrusu… Özdeyişle yapay ilişkiler, gösterişli mekânlar, riyakârane ilişkiler tavan yapmış durumda. Mutlu değil modern insan. Başka deyişle mutluluğu reelde değil sanalda arayan bir talihsizliğe doğru gidiyoruz. Hayat yanı başımızda iken girift ilişkilere girmeye ne haccet!
Yeni nesil gözünü açar açmaz zaten bu aygıtlar gözü önünde… Birde bu yetmiyormuş gibi büyük çocukların(yetişkinler) bağımlılıkları yok mu, bu da işin cabası!
Doğrusu makineye(3T eşittir telefon, televizyon, tablet) olan düşkünlüğümüzün çoğu zaman farkındayız bazen de sersemliğe takılıyoruz ya. Bahane hazır; zaman öldürme, yorgunluğu giderme, caka satma…
Hey gidi ne günlere kaldık!
Sonuç olarak ne olursa olsun hiç olmazsa beraber olduğumuz aile, dost ahbap vs. ortamlarında kendimizi frenleyelim. Çok acil durumlar dışında haber, okuma, araştırma da olsa günlük limitimiz olsun. Yoksa sigara içen birisinin sevdiklerine ‘sigara içme!’ demesi mukabilinde tesir gücümüz zayıflar, nötr kalırız. Bizi diğer canlılardan farklı kılan sosyal yanımız, asosyal olmaz mı? Eşleri birbirilerinin üzerinde ‘’hak’’larına halel getirmez mi?
Son söz; kulak kabartıp, önemseyelim:
‘‘Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun varlığının ve kudretinin delillerindendir.’’(Rum,21)
Kalın sağlıcakla…