• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Bismihi Teâlâ 

   Takvimler 2014 senesi güz mevsiminin 7 Ekim gününü gösteriyordu. Kurban bayramı günleriydi ve 6 muvahhit genç ellerinde kurban etleri olduğu halde eli kanlı canilerce katledildi. Açıkça söylemek gerekirse bir yandan kurban eti dağıtan iyilik erleri diğer yandan taş, sopa, silah, kesici, delici ne varsa etrafa saldıran şer erleri… Yerküre böyle bir şey, şairin dediği gibi oluklar çift birinde nur, diğerinde kir akar…

 Hani insanlığın ilk basamağı Habil-Kabil kıssası var ya, işte buna denk olabilecek türden… Kabil eline büyükçe bir taş alarak ‘’Ant olsun seni öldüreceğim’’ demişti. Öte yandan ‘’…ama ben senin kanına girmekten Allah’a sığınırım’’ diyen biraderi. Sonuç; hak ehli Habil’in mazlumca şehadeti!!! Bugün de Kabiloğullarının yaptığı bundan farksız değil!..

 Kobani’yle,  DEAŞ’le, AKP’yle hiç alakaları olmamasına rağmen PKK’lılarca hunharca katledildiler. Gerçekten Şehit Yasın ve arkadaşlarını anlatmak kolay değildir. Belki çok şey konuşuldu, yazıldı, çizildi; fakat konuşulduğu gibi davranılsaydı, hatalardan, yanlışlardan dönme yönünde çok mesafe katedilirdi şüphesizSevenlerini, dava arkadaşlarını hariç tutarsak bana göre uygulamada çokça şeyler yapıldığı söylenemez.

  Şu var ki, Kürt coğrafyasında söz konusu mukaddesatlar olunca bedel ödeyen çok yiğitler var. Selahattin Eyyubi, Şeyh Said, Said-i Nursi gibi ‘’iman- cihad’’ pınarından hayat bulan muvahhitler var. Hiç bir kınayıcının kınamasından korkmayan, kararlı izzetli inananlar var… İşte tarihe ‘’6-8 Ekim şehitleri’’ olarak geçen muvahhitler de bu diziden… Alçakça iftiralar, sinsice hinlikler, bilumum illüzyonlar karşısında pes etmediler. Ötekileştirildiler fakat öteden, ukbadan vazgeçmediler.

  Algı manipülasyonlarının, toplumsal gözü dönmüşlüğün tavan yaptığı bu hadise korkunç tezgâhlanmıştı. Yetkililerin basiretsizlik ve kör öngörülerinin zirve yaptığı talihsiz sürece mazlum ve muvahhitlere bedel ödemek düşmüştü. Oysa inanç basiretiyle bakan müminler kendi olanaklarıyla defalarca ikaz etmişti.

  Bedel ödemek; 16 yaşındaki Şehit Yasin’e, 19’lu yaşlarda Hüseyin Dakak, 20’li yaşlarda Hasan Gökgöz,   Riyad güneş ve kâmil yaşın arifesinde Turan Yavaş Hoca’ya nasip olmuştu. Kimisi daha gençliğin baharında, kimisi evliliğin başında küçücük bebelerini arkada bırakarak…

  Mazlumlara, yoksullara kurban eti dağıtma gayesiyle yola çıkan ‘’birr’’ sahibi bu gençler, mazlumca katledildiler. İnsanlığın iflas ettiği, kan dökmenin, işkencenin, haz alarak öldürmenin ne demek olduğunu kan içiciler bir kez daha göstermiş oldu..!

Bu gençleri farklı kılan faktörler önemsenmelidir;

BİR: Hassasiyet sahibi bir camiadan geliyordu…

İKİ: Hiçbir engeli tanımayan kararlı ve cesaret dolu bir ekolden talim alıyordu…

ÜÇ: Şehitliğe erişmiş yüzlerce genci numune almışlardı…

DÖRT: Konuşmaktan, yazar -çizerlikten ziyade; fedakârlıklarıyla kitaplar dolusu hakikatler yazan dava erlerini numune almışlardı.

Ve bana göre tüm bunlara zemin hazırlayan argümanlar ‘’dert’’, ‘’çile’’ ve ‘’mazlumiyet’’ gibi kazanımlar…

  6-8 Ekim olayları uluslararası güçlerin PKKHDP eliyle ‘’serhıldan’’ başka deyişle halkların sokağa çıkartılma çağrısının somut olarak uygulamaya konulduğu sabıkası bozuk iradenin dışavurumudur. Kobani olayları bahaneli, dindarlara özellikle-HÜDAPAR çevresine- başlatılan vandalizm’dir.

  Yasin’im, iyilik ve merhamet edişin merhametsizlere sirayet etmemişti…   Riyad’ım ‘’şehadet gerçekten bana yakışı’’ demiştin ya gerçekten yakıştı, dileğin, kavli duan kabul gördü Yaradan’dan…

 Sonuç olarak hak sözün deyişiyle ’’… Artık kalpleriniz taş gibi, hatta daha da katıdır. Bazı taşlar vardır ki, Allah korkusuyla yerinden düşer. Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir.’’(Bakara,74) ya da  ‘’Hayır, onlar hayvan gibidir, hatta yol yordam bakımından, hayvandan daha sapıktır, onlar…’’ (Furkan,44)

Allah(c.c) şehitlerimizin makamlarını ali kılsın… Şefaat vesilesi kılsın bizlere.

Kalın sağlıcakla…