• DOLAR 34.447
  • EURO 36.303
  • ALTIN 2837.002
  • ...

Bismihi Teâlâ                                                                                                                    

Darbeci Sisi yönetiminin baştan sona kadar meşru olmadığını bilmeyenimiz yok galiba. Rabia meydanında yüzlerce insanı vahşice katlettiğini inkâr eden var mı? İnsanları yaylım ateşine tuttuğunu hepimiz müşahede ettik. Her gün idam kararları vermesi ve uygulaması artık taşlanmış yüreklerce sıradan bir şey olmuş durumda… Hele özellikle İhvan mensubu Müslümanlara yapılanların dozu daha şiddetli… Zira zulme razı olmayan, zalimi istemeyen, el-Benna’nın açmış olduğu çizgide mücadele azmini yitirmeyen İhvan teşkilatıdır. Başka deyişle Muhammed Mursi’nin bağlılarıdır. Gerçi kadim Mısır, hiçbir zaman Firavunlardan arınmamıştır. Geçmişte Enver Sedat, dün Hüsnü Mübarek(!), bu gün ise darbeci Sissi!..  Bunlar isimleri Müslüman görünümlü fakat içleri kararmış, beyinleri iflas etmiş, emperyal güçlere çalışan uşaklardır. Zalimlere biçilen rol bitince, vazifeleri sona erince tarihin çöplüklerinde ancak yer alırlar… Artlarından onlara ne hayır ne de rahmet okuyan kimseler bulamazsın…

2013 yılından bu yana batının eliyle Mısır yönetimini işgal eden Sissi, Mısır’ın gerek içinde gerek dışında İhvan-ı Müslim’in mensuplarına yaşam hakkı tanımıyor. Geçtiğimiz gün darbe yönetiminin hakkında idam kararı verdiği İhvan-ı Müslimin mensubu Muhammed Abdulhafız Hüseyin’in, Somali’den Türkiye’ye girişi esnasında gözaltına alınıp, darbeci Mısır yönetimine teslim edildiği gündeme geldi. Halkın oylarıyla yönetime gelen Muhammed Mursi derdest edilip yerine darbeyle başa getirilen Sissi’yi belki de en etkin bir şekilde protesto eden, aylarca dev gösterilerle gündemde tutan halkların başında Türkiye toplumu gelmişti. Tabii ki bunda reisi cumhurun etkisi inkâr edilemez. Zira batının kendi kara listesine aldığı, terörize ettiği HAMAS’a, ihvan’a arka çıkmıştı. Bunda haklarını vermek lazımdır…

O halde sorun ne:

Bir: Dış politikada günü kurtarma hesaplarıyla istikamet bulunmaz.

İki: Batıya göre yol alınmaz…

Üç: Batıya yaranmak için yanlış adımlarla doğru karşılık bulunmaz.

Dört: Eman isteyenlere Müşrik Mekke Toplumu tüm tehditleri göze almasına rağmen bağlı kalıyor idi iken bize ne oluyor…

Beş: Hakkında ölüm fermanı okunan-sırf meşru olmayan yönetimi kabul etmediği için- gencecik bedenler hangi gerekçelerle ölüme gönderilir.

Oysa mensubu olduğumuz dinin açıklayıcısı kutlu elçi bizleri uyarmaktadır:

“Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, haksızlık yapmaz, onu düşmana (ve zalime) teslim etmez. Müslüman, kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin Allah da ihtiyacını giderir. Kim bir Müslümandan bir sıkıntıyı giderirse, Allah Teâlâ o kimsenin kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir Müslümanın ayıp ve kusurunu örterse, Allah Teâlâ da o kimsenin ayıp ve kusurunu örter.” (Buhârî, Mezâlim 3; Müslim, Birr 58.)

Kalın sağlıcakla…