• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Bismihi Teâlâ                                                                                              

18 milyona varan çocuk, ergen 15 günlük ara tatiline girdi. Tatil deyince ilk akla gelen dönütlerden biri de elbette ki karnelerdir. Karne dediğimiz dökümün eskisi gibi cazibesini taşıdığı söylenemez. Eskiden bir sırdı ve heyecanla içeriği dört gözle merak edilirdi. Veli, öğrenci, öğretmen ve okul için de durum böyleydi. Teknolojinin maharetiyle öğrenci neredeyse haftalar öncesinde karnesindeki notlarının nasıl olacağını büyük ölçüde bilebilmektedir. Doğrusu ‘e-okul` denen sistem, velinin çocuğunun ders durumunu, devam durumunu takip etmesi açısından olumlu bir sistemdir. Dolayısıyla bu yönüyle önemsenmelidir. Bu sistem, velinin çocuğunu takip etmesi açısından da bir yönüyle kolaylık sağlar. Düşünün bundan bihaber ya da umursamaz tavırla davranan bir velinin karne günü çocuğuna yüklenmesi ne kadar doğru?!

Bir ebeveyn olarak karneyi nasıl okuyoruz?

Bir: Karneyi elinize aldığınızda gözünüz ilk etapta sol taraftaki ders notlarına dönüyorsa sizin için çocuğun akademik başarısı daha mühim olduğu anlamına gelmez mi?..

İki: İlkin davranışlar kısmına ilişiyorsa bakışlarınız, sizin için çocuğun davranışları önemlidir sonucu çıkmaz mı?

Üç: Çocuğunuzun okuduğu kitap sayısına ilkin gözleriniz odaklanıyorsa okumayı daha çok önemsiyorsunuz anlamı çıkar herhalde..

Dört: Evvela karnesinin sağ üst kutucuğunda yazılı olan öğretmen görüşünü okuyorsanız, çocuğun öğretmeninin çocuğunuz hakkındaki görüşünü merak ediyorsunuz sonucu çıkar.

Tabii ki çocuğun karnesi ne olursa olsun bir veli tarafından önemsenmelidir. Bunun için bütüncül olarak okunmalıdır. Ciddi bir şekilde muhasebesi yapılmalıdır. Öncelikle olumlu verilerden yola çıkarak takdir edilmelidir. Olumsuzluklar karşısında yaklaşım tarzı daha önem arz eder şüphesiz. Kırmak, yermek, suçlayıcı bir dil kullanmak, bilinmelidir ki fayda sağlanmayacaktır. Çözüm yolları üzerinde yoğunlaşmalıdır. Unutulmamalıdır ki; karne her şey değildir.

Adil ve objektif bir ölçme ve değerlendirme modeli geliştirilmelidir. Özellikle şişirilmiş karne notlarıyla çocuklar üzerinde ticaret yapan özel okullar MEB tarafından yakından izlenmelidir. Karneler formalite icabı işlenmemelidir. Uygulama sonucundaki ürün niteliğini taşımalıdır. Örneğin okuduğu kitaplar sıradan olmamakla birlikte gerçekten okunmuş mu? Okuma raporu mutlaka alınmalıdır. Davranışlar bölümü yay ayraçla açıklamalı olsa daha anlaşılır olur. Mesela karnede davranışlar bölümünde bulunan ``Okul kültürüne uyum`` kapalı bir ifade fakat burada kastedilen bir iki kavramla(değerler, gelenek…) anlaşılır hale getirilebilir.

Okullara iki hafta ara verilen tatil;

Bir: Teknoloji aletlere çocuğu hapsetmek değildir.

İki: Derslere boğmak, hızlandırılmış kurslarda boğmak değildir.

Üç: Plansız, programsız, gayesiz, amaçsız, boş vermişliğe, atıl hale havale etmek hiç değildir.

İmkân dâhilinde, hava koşulları el verdiği oranda okul stresinden yarım ay uzak kalan çocuğumuzla nitelikli zaman geçirelim. Zihnini ve ruhunu dinlendirmesi için kendisinin makul isteklerini de göz önünde bulundurarak, tabii ki kendisini işin merkezine alacak şekilde bir program hazırlayalım. Bunu yaparken kesinlikle çocuğun rahat edebileceği, zevk alabileceği aktivitelere yer verelim. Bunun içerisinde olmazsa olmazlardan biri gezme-görme olsun. Zira seyahatte huzur vardır. Bunun yakın olması, uzak olması üzerine kafa yormaya gerek yoktur. Günübirlik olabileceği gibi, birkaç günlük de olabilir. Sinemaya, tiyatroya, ailecek film izleme etkinliği olabilir. Kütüphaneye, kitapevlerine gidişler olabilir…

Öğrenime ara veren çocuklarımızın, gençlerimizin en etkili ve verimli bir şekilde zamanlarını geçirmeleri dileğiyle,

Kalın sağlıcakla…