• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Bismihi Teâlâ                                                                                                                

Geçen mayıs ayı, Dünya Dergiler Birliği (WPU),Türkiye Dergiler Birliği(TÜRDEB) ve Dünya Türkçe Dergiler Birliği tarafından ortaklaşa düzenlenen `9. uluslararası dergi fuarı`` kapsamında ‘`2018 uluslararası dergicilik ödülleri`` kapsamında ailemizin dergisi Nisanur, yılın en iyi aile dergisi ödülü aldı.

7 yıldır abonesi olduğum Nisanur dergisi ekibine öncelikle; A`dan Z`ye, basım yayıma hazırlanmasında emeği geçen her bir ferde ve Nisanur ailesine tebrik ve şükranlarımı sunarım... Rabbim emeği geçen herkesten razı olsun!

Nisanur dergisinin muhtevası ve gayesi hakkında birkaç kelam edelim:

İlmek ilmek işlenen bu derginin hakikaten büyük bir özveri ile hazırlandığı açıktır. Tıpkı bir dantel örgüsündeki nakış ve ahengi yakalamak ve göstermek gibi… Belki de en önemli yanı, ekibin sıcak bir aile profilini oluşturmasıdır. Zira solunan hava; atılan kalp atışı benzer ve organik! Diğer bir deyişle coşku, heyecan, istek vs. duygular çerçevesindeki birlikteliğin olması!..

Kısacası; amaç-fikir birliği uğrunda hassasiyetlerin tavan yaptığı bir aile olduğunu söylemek mümkündür.

İsmi gibi hayırlı faaliyetlerin devamı olur Biznillah! Nisanur(Nurlu kadın) ekibinin belki akademik bir hüviyetleri yoktur, fakat tüm deruni hislerle ve azami bir iradeyle çalıştığı söylenebilir. Tamamı bayanlardan oluşan bir ekip! Dergi yazarlarının başka bir yanı da söylem-eylem bütünlüğünün sergilenmesidir. Yani kaleme alınan sözleri; evvela kendi yaşamlarında sergilemeleri… Tebliğ-davet sahasında aktif olmaları…

Bu ailenin belki de en önemli karakteristik özelliklerinden biri de; hayatın her türlü zorluğuna göğüs germiş bir camiadan geliyor olmaları… Kimisi şehit ailesi, kimisinin en yakınının Yusuf-i Medresede olması... Açıkcası bedel ödemiş bir çevreden geliyor olmaları... Kimi zaman FETÖ, kimi zaman PKK, kimi zaman diğer kirli yapılanmalarla sınanmaları gibi ayırt edici yanları sıralanıp gider!!!

Rabbimiz kutlu davası uğrunda, çalışmalarında başarılar ihsan etsin…

  ***

Yusuf-i Bir Aileye Reva Görülenler!

28 Şubat darbesi mağduru ‘Alpsoy` ailesine reva görülen zulüm ve haksızlıklar halen farklı biçimlerle devam etmektedir. Hem cezaevi koşullarında hem de dışarıda aile bireylerine keyfi uygulamalar çok rahat bir şekilde- arlanmaksızın, pişkinlikle yapılabilmektedir. Yani Alpsoy ailesi için içerisi de zindan dışarısı da zindan!.. Cezaevi koşullarında kolon kanserine yakalanan Şeyhmus Alpsoy ameliyata alınırken bile elleri ve ayakları prangalıydı!.. Bu, bıçak altına alınan kanser hastası olan bir insan için en gaddar psikolojik bir işkence değil midir!? 2017 yılının 13 Temmuz`unda geçirdiği ameliyat sonrası kolonun büyük kısmı, mesanesi, apandisti alınan; şu an vücudunun sağ ve sol tarafında torbayla yaşayan bakıma muhtaç bu insan; halen dört duvar arasında ölüme terk edilmiş olunmuyor mu!? Bu mazlum insanların ölüme terk edilmesi vicdan sahibi herkesi ciddi anlamda rahatsız etmeli değil mi!? Gündeme gelmesi için ‘beyaz Türk` mü olmalı… Yoksa ensesi kalın bir aileden mi… Ya da para baronu bir çevreden mi??? Ha şunu da söylemeden geçmeyeyim: Avrupa`nın seçkinlerinden biri mi..!

Anlatılacak çok şey var… Fakat zaman ve zemin sınırlı… En son geçenlerde Yusuf-i aileye bir başka zulüm daha reva görüldü. Çileli ailenin eşi yaşadığı mağduriyeti geçenlerde basına şu şekilde dile getirdi:

"Eşim yoğun bakımdayken bile elleri kelepçeliydi ve biz hiçbir şey yapamadık… Bir de benim epilepsi hastası olan zihinsel engelli bir çocuğum var. Onun 3 aylık engelli maaşı vardı, onu da kestiler. Bir aydır alamıyorum. Bunu çok araştırdım çünkü hiçbir gerekçe gösterilmeden kesilmişti. Ben mütevelli heyetinden biriyle görüştüğümde bana söyledikleri gerçekten şoke etti. Bana,`Terörist ailesine maaş mı vereceğiz?` dedi. Bunu duyduğumda 28 Şubat`ın bitmediğini, halen devam ettiğini anladım.``

Şimdi sormadan edemiyor insan, Devlet içinde halen FETÖ zihniyeti devam etmiyor mu? Benden olmayana ‘keyfim nasıl istiyorsa öyle muamele ederim` densizliği değil midir yaşanan, yaşatılan?

Ey Rabbimiz gören sen, hesap soran sen, mazlumların yegâne sahibi sen! Mazlum ve mahrumlara sabır  ver..!

Kalın sağlıcakla…