• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Bismihi Teâla                                                                                             

Vicdan ve izandan yoksun bir haldir bugün yaşanılan. Savunmasız, körpecik, masum bedenler acımasızca katlediliyor, istismarcılığın en adi şekli ile muhatap kılınıyor. İşin en garip yanı ise bu tür vakıaların korkmadan, arlanmadan yapılıyor olmasıdır kanaatimce.

Kalplerde ve gönüllerde büyük bir inanç boşluğunun eseri değil midir yaşanılanlar..? Dünyanın ve dünyalığın pençesine tutulmuş bir haldir anlaşılan. Ne olursa olsun doğrusu bu gidişat korkutuyor, ürkütüyor bizleri..!

Belki son bir asrı aşkındır bu topraklarda envai türlü şerler, kebairler bu kadar rahat işlenmemişti. Fakat bu gün çok serbestçe, fütursuzca işlenebilmektedir(!?)

Eğer bugün memleketin en kadim mekanlarında,metropollerinde büyük sapkınlık olan LGBT adına büyük yürüyüşler yapılıyor ve buna onur yürüyüşü deniliyorsa ahlaksızlığın ne kadar cesurca yapıldığı ortaya çıkmıyor mu?!

Her köşe başına; il, ilçe, köy denmeksizin alkollü içecekler satan tekel bayilerinin sayısı her geçen artış gösteriyorsa rakıya, içkiye heba edilen sermayeyi varın siz düşünün!

Devletin eliyle kumarın meşrulaştırıldığı sistemin kokuşmuşluğu rahatsız etmez mi? Tacizcilerin, sapıkların, sapkınlıkların türediği bir toplumda insanlar güven bunalımı yaşamaz mı? Bebeler, mini minnacık yavrucuklar rahat uyur mu? Kâbuslarla, korkunç gece nöbetleri ile ruhları büyük sarsıntılar geçirmez mi? Kısaca bu hal iyiye alamet değildir. Paranoyak bir gidişata doğru bir vaziyet alıyoruz kısacası.

Peki; bu tablonun adı, sakıncaları nedir? izahatı, izalesi nasıl yapılabilir?

Bu tablonun-münkeratın olabildiğince işlendiği- ismi ‘`nemelazımcılıktır.`` ‘`Vurdumduymazlıktır.`` ‘`Sahte özgürlük`` havariliğini yapmaktır. ‘`Bana karışmayan yılan bin yıl yaşasın.`` türünden bir anlayışın tezahürüdür…

Maazallah! Böyle bir gidişatın akıbeti azapla sonlabilir. Zira münkeratın tavan yaptığı toplumlarda ilahi gazabın hak olduğunu ilahi kelam bildirir bize. Başka deyişle haramların, kebairin, zulüm ve haksızlıkların alenileştiği; kök budak saldığı toplumların helak olduklarını ilahi kelam bildirir sonrakilere. Ki bu ikazlarla terbiye olunalım...

Görsel medya ıslaha dönük işlev görmediği zaman muhatabına-dinleyici, izleyici- zehir saçar. Hele hele televizyon dizileri açıkça müstehcenliği, şehveti ifşa ediyor. Saf dimağ ve beyinlere ‘`subliminal`` mesajlar yükleyerek bir iki adım sonrası için potansiyel tehlike ortaya çıkarıyor. Zaten amaçlanan, planlanan da budur. Açıkça söylemek gerekirse fıtri kodlar bozuluverir.

Bir yandan da sanal medyanın sihirli büyüsüne aldanan bireyler, etkisinde kaldığı sahneleri reelde yaşamak/yaşatmak ister. Genellikle müspet yönden çok menfi yönde cereyan ettiği için korkunç hadiseler yaşanılmakta/yaşatılmakta…  

Münkerata karşı ciddi tepki gösterilmedi bundan iyi-kötü; zalim-mazlum her iki kesim de büyük oranda etkilenir. Zira ‘`iyiliği emr, kötülükten nehy etme(alıkoyma,sakındırma)`` yükümlülüğümüz vardır. Başka deyişle şerre karşı en güzel şekilde tavır koyma, tepki gösterme sorumluluğumuz vardır. Eğer bu gün münkerat aleni bir biçimde görülüyorsa; tepki almadığından, tesirli bir şekilde kınanmadığından, ayıplanmadığından, yaptırımlar uygulanmadığından kaynaklanıyor. Tepkinin bir kısmı bizle, bir kısmı sistemin kendisiyle alakalıdır. Neticede ikisi de birbirini tamamlar. Ya da ikisinin boşluğuyla nahoş tablo ortaya çıkar.

Şerlerin, kötülerin arttığı toplumlarda güven bunalımı yaşanmaz mı? Güvensizlik hali cinneti doğurmaz mı?...

Ancak doğru sistemden, doğru şeyler/doğru bireyler beklenebilir. Diğer deyişle yanlış sistemlerden doğru şeyler beklemek nafile. Kötülüğün kaynağı kurutulmadan ısırıcıları etkisiz hale getirmeye çalışmak kaçak oynamaktır. Bu şuna benzer; tarlaya ekin eken bir çiftçinin ayrık otlarını kökünden kazımayıp, gövdesinden koparıp her yıl aynı durumu yaşayıp duran haline benzer.

 Kalın sağılacakla…