• DOLAR 34.544
  • EURO 36.028
  • ALTIN 3009.376
  • ...

Bismihi Teâla

Su... Lisana ne kadar da hafif geliyor değil mi? insanlar arasında ‘`Su gibi aziz ol!`` sözü öyle yabana atılacak türden midir? Öyle olsaydı, Rahman her canlıyı sudan yaratır mıydı? Bunun belki sayılamayacak kadar hikmetleri vardır. Zira su temizliği, bolluğu, bereketi çağrıştırıyor zihinlere… Öte yandan hareketi, canlılığı andırıyor kişiye. İnsanın iç dünyasına rahatlatıcı; dış alemine serinletici bir anlam  vermekte. Bu su damlası öyle muhteşem ki hayata ermek için birçok engeli aşmak ve yumurta hücresine kavuşmak mecburiyetindedir. Bu yüzden spermin, ters yöndeki bu hareketi pek çok araştırmacının dikkatini çekmiştir… Aman Allah`ım ne kadar da büyüksün! Allahu Ekber Allahu Ekber!!!

Kur`an-ı Mübin,`` İnsan, dökülen meniden bir nutfe değil miydi?`` diye müşahede etmemizi ister. Bir damlacık sıvıdan koskoca bir varlık. Mükemmel bir sistem peydahlanmakta ve üstelik programlanmış şifreyi onda saklı kılarcasına. Doğacak insanın, kromozomları, cinsiyeti vs.

Zahiri olarak insana muhtaç bir yavru. İnsanlardan da anneye... Evet, anne ve yavrusu. Belki de üzerinde çokça tefekkür edilmesi gerekecek bir hakikat. Aciz, güçsüz, mini minnacık bir beden; âdeta anneye emanet. Zaten anneden başka kimin haddine, bu biçareye şefkat, merhamet otağı olmak…

Gelin bu minvalde bir iki husus üzerine tefekküre seyre dalalım!

Zira Bir İslam âlimi ‘` Allah`ın hesabına kâinata bakan adam her ne müşahede ederse ilimdir. Eğer gafletle esbab hesabına bakarsa, ilim zannettiği şey de cehl olur.`` Kâinata ve kâinat içerisindeki hakikatlere O`nun adıyla-namıyla- ancak bakabilirsin/bakabilmelisin. Zira mal da O`nun mülk te…

Anne ki; ömrünün en kıymetli, en zinde yıllarını, yavrucağı uğruna feda etmiyor mu? Rahatını, onun rahatı için bozmuyor mu? Hatta gerekirse onun emniyeti için kendisini her türlü tehlikeye bile atmıyor mu? (Annelik duygusunun en küçük derecede gözüktüğü korkak tavuk bile yavrusunu korumak ya da kurtarmak için itlere saldırır.) Yani anne bütün rahatını, hayatını ve dünyasını yavrusu için gözünü kırpmadan feda etmeye namzet bir yürektir. Uykusuz gecelere inat; ağlamalara, sızlamalara aldırmadan… Adeta hayatı bir kez daha yaşıyor yaşlanmaya doğru zaman aksa da..!

Zira bebeğiyle birlikte mazisini bir kez daha tazelemiyor mu ebeveynler? Bebekliğini hatırlamaz fakat peyderpey çocukluk evreleri filmin karesi gibi gözleri önüne gelir. Yani hakikatler yumağı iç içe. Helezoni yay misali… Öyle bir şey ki başlangıçta çocuk himmete muhtaç iken; sonrasında ise biçare ebeveynler çocuklarının himmetine muhtaç… Açıkça söylemek gerekirse yaşlılığın zor ve zahmetli demlerinde onlar çocuk; bizler ebeveynliğin zinde olduğu dönemin başrolünü yaşıyoruz. Yani mesuliyetler devir daim oldur adeta. Diğer deyişle güçsüz olan güçlü, güçlü olan güçsüz durumda!

İlahi kelam tam bu noktada duygudaşlık kurmayı salık verir. Yani empatiyle zihinlere, vicdana ayar verir.

‘`Biz insana, anne-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Çünkü annesi onu nice sıkıntılara katlanarak taşımıştır. Sütten ayrılması da iki yıl içinde olur. Önce Bana, sonra da anne-babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş ancak banadır.``(Lokman,14)

‘`…Eğer onlardan biri ya da her ikisi yaşlanmış olarak yanınızda bulunurlarsa sakın varlıklarından dolayı veya onlara hizmetten bıkkınlıkla kendilerine `Öf!` diyecek ölçüde bile kötü söz söyleme. Onları azarlama ve daima onlara karşı tatlı dilli ve gönül alıcı ol!``(isra,23)

Toparlayacak olursak; evladın, ebeveynlerine mırın kırın etmeleri,3-5 günlük dünya rahatı için onları başından savmaları, derdi maişetlerinden ötürü mazeretlere sığınmaları ve onlara hakaret etmeleri vicdansızlık, alçaklık değil midir(!?) Akıl fukaralığı ve belki de cenneti kendi eliyle tepmek değil midir?!!   

Son söz ‘`Rabbim! Onlar(anne-babam) nasıl küçüklükte beni şefkatle eğitip yetiştirdilerse şimdi sen de onlara merhamet göster.``(İsra,24)

Kalın sağlıcakla...