Din Devletsiz, Devlet Din(siz) Olur mu?
Bismihi Teâla
Bir ülke düşünün; halkının ezici çoğunluğu Müslüman olacak ve toplumsal yaşamda dinin ahkâmları ölçüt alınmayacak… Nasıl ki bireyler kimlikleriyle tanınıyorsa ülkeler de yasalarıyla tanınır.
Bir ülke düşünün; yasaların ekserisi ithal olsun:
Ceza Kanunu İtalya `dan, aileyi ilgilendiren Medeni Kanunu İsviçre`den, Ticaret Kanunu Almanya`dan alınmış olsun. Yani tarihinde İslam medeniyeti gibi köklü bir hazine varken ve telif hakkı bizde iken; batı taklidi peşinde olmak, geri kalmışlığın alameti değil de nedir?
Sahi, anayasasında din ibaresi geçmeyen ülkelerden biri de Türkiye`dir. Açıkçası ülkenin kurucu iradesi yıllar önce laik düzen için her şeyin hesabını yapmıştır. Necip Türk Milleti bunlara minnettardır(!?)
Zaman zaman ehli insaf Müslüman davetçiler, âlimler, rehberler çıksa da; kendilerini düzenin yılmaz bekçileri gören irade! Darbelerle sisteme balans ayarı vermeyi yüce marifet göregelmişlerdir...
Bu körelmiş zihniyetin müntesipleri katiyen dini öğretiler, dini ahkâm tedavülde olmasın diye gecelerini gündüzlerine katarak kimi zaman ‘`demokrasi`` kılıcıyla, kimi zaman ‘`Kemalizm`` tokmağıyla, kimi zaman ‘`çağdaşlık, modernite`` terennümleriyle karşı koymuşlardır. Geçenlerde İslami Sivil Toplum kuruluşu olan ‘`Peygamber Sevdalıları Platformu`, hemen hemen ülkenin tüm illerinde yüzlerce kişinin katılımıyla ‘`O`nu(s.av) Oku, O`nu Yaşa`` temalı siyer yarışmasını devlet-millet okullarında tertip etti. Bu zavallı zihniyetin memnuniyetsizliği, tepkisi basına yansımıştı...
Klişeleri: Muasır medeniyetler(!) seviyesine ulaşmak...
Avrupa`ya yaranmak… Nasıl olsa AB`ye alınmakla büyük sevda ülküsü gerçekleşecek ya(!..)
Sormak lazım bunca darbelere karşın, baskı ve zulümlere rağmen bir arpa boyu yol kat ettiniz mi?
Gelinen süreç itibariyle bilim, sanat, eğitim, kültür, teknoloji yönünden dünya ülkeleri arasındaki yerimizin iç acıcı olmadığı ortadayken hala arlanmadan ne diye konuşuyorsunuz?..
Halen itiraf etmeyecek misiniz?
‘`Biz dini, dinin emirlerini, dindarları öcü olarak gördük. İrtica ucubesiyle dine savaş açtık ama seküler normlarla da olsa devleti gelişmişlik düzeyine çıkartmadık… diye`` Hayır; o, onuru gösterecek şahsiyetten yoksundur, aydınlığa savaş açan karanlık zihniyetler...
Geçenlerde partisinin grup toplantısında kadın ve çocuk istismarcılığıyla ilgili açıklama yapan Reis-i Cumhur, zina ile ilgili AB talepleri doğrultusunda atılan adımların yanlış olduğunu ifade etti. Daha önce de eğitim öğretimde geri kalındığı eleştirisini ifade etmişti. Devlet büyüğünün bu tür öz eleştirileri yapması önemli olmakla birlikte umarız ki uygulama sahası için ilk adım niteliğini teşkil eder.
Özellikle 15 Temmuz 2016`dan bu yana ‘`Takke düştü kel göründü`` misali, merkezden ta en taşra birime kadar Avrupa, AB, ABD`ye karşı algılar ciddi anlamda değişti. En azından huzurun, güvende kalmanın adresinin batı olmadığı anlaşıldı büyük oranda. Hani ‘`Bir musibet bin nasihatten evladır`` denilir ya...
Evet, kurtuluş reçetesi dindedir. Güven toplumunun miftahı dinin ahkâmındadır. Din sadece birkaç ibadetle mi sınırlıdır? Din, kalbe gömülen inanç manzumesinden ibaret bir şey midir? Ya da kul ile Allah arasında dikey bağ, kamusal alanda varlık gösteremeyecek kadar yatay bir dokudan yoksun bir şey mi? Ya da sosyal ve siyasal zeminde karşılığı olmayan bir ütopya mı? Yani Müslümanım ama Müslümanca hayat istemiyorum. Açıkça ifade etmek gerekirse dini inkâr etmiyorum ama dinin sosyal zeminde yaşanmasını da istemiyorum... Tarzında düalist bir yaklaşım sapkınlığıyla karşı karşıyayız maalesef(!)
Özetle haramlar dal budak açmadan, kökleri her sahayı bulmadan; münkerata açılan gedikleri bir bir tıkamak gerekir. Zira sapkınlık seline karşı önlemler alınmazsa maazallah, bu felaket hepimizi alıp götürecektir. Onun için devlet iradesi- yöneticileri, idarecileri- bir yandan kebairlerin işlenmesine ket vurmak için yasaları iyileştirmelidir. Yani İslamileştirmelidir. Bir yandan da neslin fıtrat dininden beslenmesi için sistemin çarkını değiştirmelidir.
Sonuç olarak din yaşam şeklidir. Devlet düzeninde otoriteyi sağlayan en büyük güçtür. Bu güçten yoksun kalan düzenler güven bunalımı, korku, panik ve endişe içerisinde olacaktır hep.
Kalın sağlıcakla...