• DOLAR 34.388
  • EURO 36.852
  • ALTIN 2968.442
  • ...

Zulüm üstüne zulüm yıllardır alın yazım

Yüreğimde ağıtlar elimde ağlar sazım

Göçtü göçmen kuşlarım sarardı yapraklarım

Geçti yazım, baharım yıllardır kışım, güzüm

Kudüs, ah Kudüs, yürek sızım Kudüs!

Küfür sardı dört yanımı esir aldı insanımı

Bölük pörçük haritalar parçaladı vatanımı

Kudüs bize yaban oldu Mescit Aksa talan oldu

Neredesin Selahaddin zaman ahir zaman oldu

Kudüs, ah Kudüs, yürek sızım Kudüs!

Miracımın güzergâhı Peygamberin nazargâhı

Aziz yurdu Süleyman`ın dinimin ilk kıblegâhı

Ömer şehri teslim aldı asır asır miras kaldı

Yüzyıl süren bir esaret Haçlılarda kalakaldı

Kudüs, ah Kudüs, yürek sızım Kudüs!

Şarkın sevgili sultanı Selahaddin canlar canı

Seni yine özgür kıldı Kudüs ümmetin cananı

Baybarslardan Selimlere emanettin serden sere

Vahdetimiz kırılınca esir düştün yine küfre

Kudüs, ah Kudüs, yürek sızım Kudüs!

Mescid-i Aksa şahit tutsun tarih-i kadimi

Hiçbir devir görmedin böyle barbar zalimi

Yas tutun baştanbaşa bütün İslam âlemi

Kimseciler yok madem sen yardım et İlahi

Kudüs, ah Kudüs, yürek sızım Kudüs!

Geçen yıl mayıs ayında Kudüs konulu şiir yarışmasında yukarıda verdiğim eserle dereceye girmek nasip olmuş ve dört günlük Filistin seyahati ile ödüllendirilmiştik. Bu kapsamda Kudüs ile birlikte Beytüllahim, Yafa, Eriha gibi kadim İslam şehirlerini ve mukaddes mekânları müşahede etme şansı bulmuştuk.

İsrail`in, başkenti(!) olarak kabul ettiği Kudüs`ün geçen hafta Trump`ın onayıyla ABD tarafından da kabul edileceğinin ve büyükelçiliğinin Tel Aviv`den Kudüs`e taşınacağının beyan edilmesi haklı olarak ülkemizde ve dahi İslam dünyasında büyük tepkilere sebebiyet verdi. Ancak bu tepkiler günübirlik olmaktan çıkarılmalı, sistematik etkinlikler yapılmalıdır.

Geçen hafta, çağın Bizans ve Sasanilerini tekrar tarihe gömmek ve adaleti tesis etmek için birey ve toplum olarak neler yapmamız gerekiyor ki Rabbimiz o altın çağı tekrar yaşamayı bizlere nasip etsin, diye sormuştum. İsterseniz soruyu ters yüz edelim:

Tarihteki İslam öncüleri nasıl bir hayat yaşadılar ki yüce Allah, Bizans ve Sasanileri tarihe gömmeyi, cihana hâkim olmayı ve adaleti tesis etmeyi onlara nasip etti? Elbette ki tarihimiz nice kahramanlarla doludur, ancak Kudüs fatihleri olmaları bağlamında Hz. Ömer ve Selahaddin-i Eyyübi`den söz etmek daha doğru olur, sanırım.

Selahaddin, Kudüs davası söz konusu olduğunda akıllara gelen, üç beş şiir ve vecize ile lanse edilen, ama sonrasında birkaç paragrafla tarih kitaplarına hapsedilen en sahipsiz sultan. Cumhurbaşkanlığı muhafız alayı, sembolik olarak on altı Türk devletinin askeri kıyafetleri ile sergileniyor ya, İslam öncesi Türk devletlerine dahi yer olduğu halde Mehmet Akif`in deyişiyle şarkın en sevgili sultanı Selahaddin`e yer yok ne yazık ki.

O zaman Selahaddin ile ilgili söyleyeceklerimiz, ufku ulus dağlarını aşıp ümmet afakına ulaşamayacaklar için, anlaşılamayabilir. Bu nedenle biz kimsenin itirazda bulunmayacağını varsayarak Hz. Ömer`in örnek yaşantısına bakalım. Zira Hüseyin Özhazar`ın dediği gibi, bugün ümmet, hatta tüm insanlık zamanın ruhunu doğru kavramış yeni Ömerlere ihtiyaç duymaktadır. Peki, nasıl bir Ömer?

O Ömer ki yönetimde akrabalarına asla yer vermemiştir. Yakınları böyle bir talepte bulunduklarında bunu şiddetle reddetmiştir. Oğlu Abdullah`ı halife olarak istediklerinde bir evden bir kurbanın yeterli olduğunu ifade etmiştir.

O Ömer ki her tür eleştiriye açık istişare meclisleri kurmuş, hatta sıradan bir vatandaşın bile haklı, üstelik kaba tarzdaki, seni kılıçlarımızla düzeltiriz örneğinde olduğu gibi, eleştirilerine bile kulak vermiş, halk ile iletişim kanallarını sürekli açık tutmuştur.

O Ömer ki meşhur mum hikâyesinde olduğu gibi, devlet malzemelerini özel işlerinde asla kullanmamış, ben halifeyim, devleti temsil ederim, o yüzden her şey bana tahsis zihniyetine bürünmemiş; kendisi hediye kabul etmediği gibi eş, akraba ve devlet memurlarının da hediye almasına asla müsaade etmemiştir.

Hz. Ömer ile ilgili daha çokça şey söylenebilir. Mehmet Akif`in “Kenar-ı Dicle`de bir kurt aşırsa bir koyunu/Gelir de adl-i İlahi sorar Ömer`den onu” beytinde olduğu gibi Ömer her an ilahi adalet kaygısındadır.

Kudüs özgürlüğüne kavuşacak mı? İçimizden Ömer gibi liderler yeşerdiğinde elbette kavuşacak.