• DOLAR 34.613
  • EURO 36.244
  • ALTIN 2924.88
  • ...

Bütün giysileri yırtsak yeridir

Bize yeter vefa elbiseleri

En sevdiğim mısralarıdır Mehmet Akif İnan`ın yukarıdaki iki mısraı. Hakikaten kurucusu olduğu Eğitim-Bir-Sen de İnan`a karşı hep vefalı davranmış, düzenlediği etkinlikler ile vefa elbiselerini kuşandığını açıkça göstermiştir. En son “Bilge Sendikacı Mehmet Akif İnan” adıyla yayımlanan kitapta kısa bir özgeçmişinin ardından İnan`ın sendikal mücadele yürüttüğü dava arkadaşlarının izlenimlerine yer verilmiş.

Mehmet Akif İnan,  Yedi Güzel Adam`dan biri. Hani birkaç yıl önce TRT`de yayımlanan, yaklaşık bir yıl süren, ancak daha sonra, sanırım yeterince reyting almadığı için, yayımına son verilen, Türk edebiyatına damga vuran Cahit Zarifoğlu, Erdem Beyazıt, Rasim Özdenören, Nuri Pakdil, Mehmet Akif İnan, Alaaddin Özdenören ve Ali Kutlay`ın yaşamlarından kesitler sunan güzel dizi.

Birçok insan için Mehmet Akif İnan denince akla Eğitim-Bir-Sen, Memur-Sen ve sendikal mücadele gelir. Ancak benim için İnan`ın edebi şahsiyeti her zaman daha önceliklidir. İnan, bir edebiyatçıdır, büyük bir şairdir. Evet, sendikal anlamda da büyük başarılara imza atmıştır, ama edebi anlamda bıraktığı eserler, nazarımda çok daha kıymetlidir. Diğer tüm mücadeleleri günün birinde unutulsa bile şiirleri ile gök kubbede bıraktığı hoş seda daima yankılanacaktır:

Kim demiş her şeyin bitişi ölüm

Destanlar yayılır mezarımızdan

Evet, Bilge Sendikacı kitabının sayfalarında gezinmeye devam ediyorum. Haklı olarak Mehmet Akif İnan`ın sendikal mücadelesi ön plana çıkarılmış, izlenimlerini paylaşanlar tarafından.

90`lı yılların başında İslami camia arasında da bir sendika fikri doğar. Sendikacılık gerek dünyada gerek ülkemizde bizlere yabancıdır, daha çok sol gelenek tarafından kurulmuş, kullanılmış, hatta sol zihniyetin hizmetine sunulmuştur. Müzakereler sonucunda Mehmet Akif İnan`a bu işin öncülüğünü yapması noktasında teklif götürülür. İnan, diğer bir güzel adam Rasim Özdenören`in olumlu görüşü ve yönlendirmesi ile kolları sıvar.

M. Akif İnan, 14 Şubat 1992`de birkaç arkadaşı ile Eğitim-Bir-Sen`i kurar. 9 Haziran 1995`te de Memur-Sen Konfederasyonu teşekkül edecek ve İnan genel başkanlığını üstlenecektir.

Özellikle 95-2000 arası ülkemizin çalkantılarla boğuştuğu bir dönemdir. 28 Şubat Süreci, Refah-Yol Hükümetinin devrilmesi, yarı askeri-sivil darbenin bir karabasan gibi ülkemiz üstüne çökmesi.

Bu dönemde masum Anadolu insanına büyük acılar yaşatıldı. İslami-muhafazakâr sendika olması nedeniyle M. Akif İnan, bunlara yakından tanıklık etti. Belki en yakınındaki öğretmenlerin, memurların işinden, ekmeğinden edilmesine isyan etti, ama ne yazık ki engel olmaya güç yetiremedi.

1999 Haziranında sendikanın Ankara`da yaptığı bir mitingin ardından M. Akif İnan hastalanır, tedavi sürecinde akciğer kanseri olduğu anlaşılır ve 6 Ocak 2000 tarihinde kutlu bir davanın, kutlu bir yaşamın ardından hayata gözlerini yumar.

Toprak kuşatınca ten kafesini

Yeni bir günedir göçümüz bizim

Evet, Akif İnan`ın dediği gibi yeni günlere, yeni şafaklara doğdu memleket. Çok şükür bin yıl sürecek, denen 28 Süreci on yıl bile sürmedi. 2002`deki AK Parti iktidarı, adeta bir “iza cae nasrullahi…” işlevi gördü. Ancak bin beş yüz sene önce olduğu gibi Mekke döneminin çilekeşleri ile, Medine döneminin öncüleri ile, fethin, iktidarın kazanımı(!) olan insanların bir olması mümkün olamazdı.

Nitekim gerek siyasi gerek sendikal hayatta çağın Ebu Süfyanları, Muaviyeleri, İbnül Asları, Mervanları ve daha niceleri hemen menfaat basamaklarındaki yerini aldı. Hayatını bir edebiyat öğretmeni olarak tamamlayan koca Akif İnanların yerine kariyer basamaklarını hızla tırmanma hırsına kapılan sendikacılara şahit olduk. Artık sendikamızdan da yükselen şeflerimiz, müdürlerimiz, danışmanlarımız, hatta milletvekillerimiz var. Bazı sendika şubelerimiz, adam kayırma şubelerine dönüşmüş şayiası dolaşıyor fısıltı gazetelerinde ne yazık ki.

Ne yani muhafazakâr insanlar da yükselmesin mi, mevki makam sahibi olmasın mı diye bir itiraz dillendirilebilir. Tabii ki yükselebilir, ama ehliyet ve liyakatle, objektif bir biçimde yapılan sınavlarla, değerlendirmelerle. Ne diyor Akif İnan:

Bütün vakitlerim sana ayarlı

İste hesabını rüyalarımın

Günümüzdeki sendikacılarımızdan ve dahi STK`lardan dergâh-ı ilahide rüyalarının değil, bulundukları konumlarının hesabını eksiksiz vermelerini beklemek fazla olmasa gerek. Bizim arzumuz, bizden olup olmamasına bakılmadan nesnel kriterlerle atamaların yapılmasıdır.