Akif ile söyleşelim -2 (Milliyetçilik üzerine)
Gitme ey yolcu, beraber oturup ağlaşalım
Elemim bir yüreğin kârı değil, paylaşalım
Evet, Üstadım, benim de sizinle dertleşmeye, yürek sızılarımı paylaşmaya ihtiyacım var. En son iki ay önce söyleşmiştik sizinle. Farklı konular üzerine fikir alışverişinde bulunmuştuk. Şimdilerde 12 Mart vesilesi ile resmi kurumlar ve dahi sivil kurumlar kendi düşüncelerini pekiştirmek adına, sizi anma programları düzenleyedursun, çoğu sizi ve fikriyatınızı anlamadan; tıpkı seksen, yüz sene önce olduğu gibi.
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda
Üzgünüm Üstadım, 12 Mart 1921` de büyük bir imanla, heyecanla kaleme aldığınız eser, milli marş olarak kabul edildi. Siz, bir milletin marşı para karşılığı yazılamaz düşüncesi ile ödül almayı bile reddettiniz ve verilen parayı kadın ve çocuklar yararına faaliyet gösteren bir vakfa bağışladınız.
Ancak kendi vatanınızda yaşamayı dahi size çok gördüler. Yakın dostlarınız, dava arkadaşlarınız suikastlara kurban gidince siz de Mısır`a hicret etmek ve on yıldan fazla vatandan cüda, memlekete hasret yaşamak durumunda kaldınız.
Müsaadeniz olursa Üstat, bu söyleşimizde yüzyılı aşkın bir süredir gündemimizi işgal eden bir konuyla ilgili düşüncelerinizi almak istiyorum: milliyetçilik.
Hani sizin döneminizde de fikir akımları vardı; üç tarz-ı siyaset dediğiniz Türkçülük, Batıcılık ve İslamcılık ana damarlardı. Ve siz İslamcı diye nitelenirdiniz, İslam şairiydiniz, İslam adına Türkçü ve Batıcılarla mücadele halindeydiniz. Oysa bugün bakıyorum da, bırakın milliyetçileri, İslamcıların bir kısmı da Türkçü/Kürtçü/Arapçı kesilmiş durumda. Şaşkınlık içerisindeyim. İslam ve milliyetçilik bağdaşır mı? Birilerinin Türkçülük veya Kürtçülük yapması, Hunlarla Medlerle övünç duyması normal mi? Peygamberimiz, sadece sahabelerine mi İslam öncesi atalarla gururlanmayı yasakladı?
Hani, milliyetin İslâm idi... Kavmiyet ne
Sarılıp sımsıkı dursaydın a milliyetine
Türkçü/Kürtçü ne demek, var mı şeraitte yeri
Küfr olur başka değil, kavmini sürmek ileri
Ama biz Türkler çok büyük bir millet değil miyiz? Selçuklular, Osmanlılar yüz yıllarca İslam`ın bayraktarlığını yaptık, İslam`ın keskin kılıcı, parlak yıldızı olduk. Hatta İslam`dan önce dahi Hunlar, Göktürkler adıyla büyük devletler kurduk, cihana hâkim olduk. Bunlarla övünmek, Müslümanların lideri olmak Türk`ün hakkı değil mi? Türklerin ilahi bir üstünlüğü yok mu?
Arabın Türke Lazın Çerkese, yâhud Kürde
Acemin Çinliye rüçhanı mı varmış? Nerde!
Müslümanlıkta anasır mı olurmuş? Ne gezer
Fikr-i kavmiyeti tel ‘in ediyor Peygamber.
Siz ne diyorsunuz Üstat, biz kendimizi âlemlerden üstün tutarken siz içimizdeki farklı kavimlere karşı bile bir rüçhanımız, bir üstünlüğümüz yok mu, diyorsunuz? Damarlarımızdaki asil kanın bir etkisi yok mu, üstünlük sadece takva ile mi yani? Ama koca koca(!) yazarlar, aydınlar, siyasiler gazetelerde, hatta İslamcı gazetelerde köşe kapmış, milliyetçilik nutukları atıyor, buna ne diyeceksiniz?
Seni tahrik eden üç beş alığın marifeti
Ya neden beklemiyordun bu rezil akıbeti
Bunu benden duyunuz ben ki evet Arnavut`um
Başka bir şey diyemem, işte perişan yurdum
Arnavutlar size ibret olacakken hâlâ
Ne bu şûrîde siyaset, ne bu fasit dava
Fakat üstat, ümmet paramparça olmuş, azalar arasında bir birlik yok. Araplar ayrı hesap içinde, Türkler ayrı, Kürtler ayrı… Siz vahdet diyorsunuz, tefrika diz boyu.
En büyük düşmanıdır ruh-ı Nebî tefrikanın
Adı batsın onu İslâm´a sokan kaltabanın
Ne Araplık ne de Türklük kalacak aç gözünü!
Dinle Peygamber-i Zişan`ın İlâhî sözünü.
Peki, bu mümkün mü üstat? Daha dün Irak`ı fiilen üçe böldüler, şimdi de aynı senaryo Suriye için gündemde. Bir yandan Sibirya ayısı, diğer yandan Amerikan fili bizi parçalamak için, ezip yok etmek için türlü türlü hesap peşinde.
Medeniyet(!) size çoktan beridir diş biliyor
Evvela parçalamak sonra da yutmak diliyor
Görmüyor gittiği yanlış yolu, zannım, çoğunuz
Size rehberlik eden haydudu artık kovunuz