• DOLAR 34.35
  • EURO 37.014
  • ALTIN 2975.832
  • ...

Batı, sürekli kendini yenileyen post-modern bir şirk ve küfrün kalesidir.

İlk insandan beri “Vahiyle, hakkın elçileri ile akıl ve sağduyuyla savaşan zihniyet” bu zihniyettir.

Geçmişten günümüze süren “küfür, şirk, cahiliye, put, tanrı, müstekbir, zulüm”  adlarını alarak insanlığın başına bela olan zihniyet de aynıdır.

Sanayinin gelişmesiyle; tarzını değiştirerek günümüze geldi. İstilacı, emperyalist, sömürgeci, Yenidünya gibi…

Bunlar da demode oldu. “Modernizm, medeniyet, barış, özgürlük, kanun” gibi kavramları kullandılar.

Şer ve cahiliye cephesi; her defasında yeni tarz, taktik ve adlarla hukukun, masumiyetlerin karşısına dikildi. En somut delillerle ispat edilen suçlarını, en güzel kavramları kirleterek aklayabildiler. Suçlu olduklarına kendileri inansa da, işin dışa vurumu başka olabiliyor.

Modern çağın emperyalistlerinde; Moğolların cahiliyeti olmadı. Pedagojik formasyonda ihtisas sahibidirler. Bu yüzden de Moğol yıkımlarının bin katını yaptıkları halde bu yıkımları, sahip oldukları geniş imkânlarla hayra yorabiliyorlar; utanmadan, sıkılmadan!

Sonuçta Hiroşima`ya atom bombası atmakla, dünya savaşının uzamasını engellediler; daha fazla insan ölmekten kurtuldu. Saddam`a Halepçe`yi zehirlettiler. Sonra Ortadoğu`yu bir caniden kurtardılar, Saddam idam oldu…

Yani Moğollar gibi; “Biz savaşmaya, öldürmeye geldik!” demiyorlar.

Öldürmeleri, uyguladıkları soykırımlar hep barış için.

Dünya`nın etkin kurumları ellerinde. Bunlar, Batının intikam tugayları; cinayetleri aklama birimi gibi işliyor. Kendilerini, mazlumlara dayattıkları kukla yönetimleri, liderleri ve rejimleri koruyor.

İsrail hakkında onlarca karar alan BM`nin tek kararı dahi uygulanmadı. Amerika ile işbirliği içerisinde olan Ortadoğu ülkelerindeki despotların onca cinayet ve katliamlarının hiçbiri kınanmadı; yaptıkları askeri darbeler dahi darbe değil, örnek demokrasi olarak yorumlanabildi.

AB, NATO, Adalet Divanı, IMF, Kredi Derecelendirme Kuruluşları… gibi sair oluşumların teşhis, karar ve uygulamaları da aynı.

Batı artık klasik çağda geçerli olan kaba işgal ve savaşları uygulamıyor. Sahip oldukları maddi-manevi imkânlar da bu maliyetli yolu gerektirmiyor.

Osmanlı sonrasında sahipsiz kalan Müslüman ülkelere dayattıkları kanun ve rejimlerle; halkı Müslüman her ülkede etnik bir azınlık türettiler. Bir gün gelir bu da yetmeyebilir düşüncesiyle laik azınlık ürettiler. Bunların da üstüne milli kahraman diye dayattıkları mankurt tanrılar dayattılar.

Bu vesile ile nereye adım atsak suç olabiliyor. Bizdeki azınlıkların hamisi olabiliyorlar; çiğnenen laikliğin kurtarıcısı olabiliyorlar. Dayattıkları milli kahramanın, olmayan gurur ve şerefini yasaların korumasına alabiliyorlar”

İstedikleri ülkenin düzen ve istikrarını bozabilecek yerli işbirlikçi çeteleri de var. Bu çeteler, yerlilerin ülkesinde emperyalist kültüre uygun yaşayabiliyor, konuşuyor, yakınabiliyor, gülüp eğlenebiliyor. Yani çoğunluğun hukukunu tanımayan, azgın bir azınlık.

Hale bakın! haçlının, emperyalizmin, Yahudi`nin her türlü eziyeti ettiği, ülkesini yaşanmaz hale getirdiği herhangi bir Müslüman lider veya topluluk, sığınacak yer bulamıyor.

Antiemperyalist özgürlük mücahidi bir Müslüman cemaat, örgüt veya tarikat rehberi veya bir muvahhit hicret etmek istese sığınacak Medine hatta Habeşistan bulamıyor. Hamas ve İhvan`ın dramları gibi…

Katar; karınca kararınca böylesi mağduriyetlerin tercümanı olmaya çalıştı. Amerika`dan önce, vahiy topraklarının gasıpı Hadim`ul Harameynişerifeyn(!) İngiliz muhibbi Şerif Hüseyn`in varisi ceza kesiyor.

“Feweylun lil-musellin” Batı, Müslüman`a ceza kesmek için düşünürken, sırtını Batı`ya vermiş Müslüman lider, cezayı uygulayabiliyor. Suudiamerika demeyelim mi?

Hülasaa manzara açık ve vahim. Zalimden merhamet beklenmez; mü`min de bir iğnenin deliğinden iki kere sokulmaz.

Emperyalizm, kendini yenileyerek, sömürüsünü daim eyleyebiliyorsa Müslüman da öz eleştirisini, yeniden yapılanmasını gecikmeden yapmalıdır. En kötü Müslüman, bir haçlı ve işbirlikçilerinden iyidir.

Terörü, dostu, düşmanı da artık Kur`an ve sünnete göre tanımlamanın vakti geldi, geçiyor.

Bildiklerimizi yaparsak, Rabbimiz bilmediklerimizi öğretir. Selam ve dua ile..