TRT’nin İran ve Direniş Ekseni Algısı Endişelendirmekte
TRT Genel müdürü; “..TRT Farsça kanalını açacağız. İran’ı rahatsız etmek durumundayız” diyor.
Aksa Tufanı’nın emperyalist üst aklın yeniden dayattığı eski tanımları hiç ettiği; ABD’nin, son kullanım tarihi geçmiş tanım ve değerleri, israil üzerinden işgal ve katliamlarla yeniden dayattığı bir ortamda TRT nereye?
TRT’de kim, kime rağmen, kimin hesabına, neyin peşinde?
Şu an Vahyin Anakarasında neler oluyor?
Bir önceki küresel güç olan İngiliz Sömürgeciliğinin İslam’ın hareminde yapılandırdığı israil Karakolu’nun şimdiki hamisi ABD, yine aynı karakol üzerinden sömürü düzenini sürdürmek istiyor. Böyle bir zeminde birbirimizle mi uğraşacağız?
Orantısız güçlerin ateş hattında demirini döverek bir yaşam geliştiren İslam’ın renk ve farkları, ayrı halkları ezber bozuyor! Tefrikadan tevhide geçiyor; kardeş oluyor! Nimet zaten yok, külfeti paylaşıyor! İşçi arıların bal yaptığı bir zemin ve zamanda bala hasret… acıyı bal eyliyorlar!
Bu acıyı bal eden mimarlar mı?
İHA/SİHA’lı ordularıyla, vazgeçilmez liderleriyle; petrodolarlı atlas ipekli haremlerinin bulunduğu saraylılarında diriyken medfun/mewta prens, kral, sultan şeyhimleriyle… halkına gürleyen ama tek damla yağmayan; mağdur mümin mera ve çayırlarda yemlenip Siyonist Sermayelerin mağrur folluklarında yumurtlayan koca devleteler bu işin mimarı değil!
Acıyı bal eden o mimarağası, Aksa Tufanı kahramanı HAMAS’tır! Mimarları; Hizbullah’tır, Ensarullah’tır! Kardeşlerim kusura kalmasın, tek hamisi de İran’dır!
Sözüyle sazıyla katılanlar da var ama bu meydanda SÖZÜN yeri yok! Kasa, nisa, masa.. kâr etmez!
Berxê çê ber kozê nas-dibî! (Asil kuzu ağıl önünde belli olur)
Bu pazar farklı!.. Bu pazar can pazarıdır!
En masumun dahi canına kıyıyorlar! En çaresizi acıya boğarlar. Ölenler şehid, ölmeyenler her an bin ölür bu pazarda!
“Gülden terazi yaparlar, gül ile gülü tartarlar/Gül alırlar gül satarlar, çarşı pazarı güldür gül”
Mert dayanır namert kaçar” bu pazarda!
Binler, on binler gidiyor, sorgusuz sualsiz “..ila Cenneti Zûmerâ!”
Katilleri de gidiyor birer birer “..ila Cehenneme Zumerâ!”
İşte böyle bir zeminde SÖZÜM TRT’ye!
Nebi ve sabi katili işgalci israil ve hamileri dururken neden İran’la uğraşacaksın?
Farsça’yı Anadolu’m bilemeyeceğine göre kime ne için hitap edeceksin? İran halkına, ırk ve mezhep üzerinden konuşma dışında ne anlatacaksın?
Mesele sayın Cumhurbaşkanının Ortadoğu Liderliğini tahkim etmek midir? Yolu belli!
Direniş Cephesi bu yolu tanımlamıştır. Hodri meydan!..
“Bu yol uzundur/Menzili çoktur/ Dönüşü yoktur/Derin sular var”
Liderlerinden askerine, bebeklerine kadar.. şehit vere vere bugünlere gelen bir halk, bir devlet, bir örgüt… ile yarışmanın zorunlu olduğu bir meydandır artık Ortadoğu!
Düşmanın görünürde israil ama aslında küresel sermayedir.
TRT’ye yakışan; ırk ve mezhep ateşine körükle gitmek değil; duygusal bağları, kardeşliği perçinlemektir.
“Nasrallah’ın MOSSAD ajanı olduğunu konuşmak; İran’ın israille danışıklı dövüştüğünü, israile füzelerinin göstermelik atıldığını..” konuşmak, hem de yüzü kızarmadan tekrar tekrar konuşmak, yorumcuları konuşturmak; CIA/MOSSAD ameleliği değil de nedir?
Şii bir Hizbullah, Ensarullah, Irak Hizbullah’ı; Sünni olan bir HAMAS’la, Filistin direnişiyle aynı hedefe kurşun sıkıyor! Şehit oluyor.
Kana kan, dişe diş.. olan bir meydana kıskançlık, çekememezlik Anadolu’ma yakışmaz! Küfrün tek millet olduğu yerde tefrikaya, ırkçılığa, mezhepçiliğe, faşist emellerimize çağırmak ayıptır, günahtır, cinayettir! Vesselam!