DEHŞETİN İKİNCİ YILINDA SÖZÜM; 2 Milyarlık Ümmetin İrade ve Zenginlikleriyle Semiren “Devlet, Hükümet ve Liderlere!”
Siyonist zihniyetin Vahyin Anakarasındaki işgal, yıkım ve katliamı artık ikinci yılında! Kadınlar erkeklerden, erkekler de hanımlardan rol çalarken; Gazze’deki işgal ve katliama Lübnan da eklendi!.. Böyle giderse beteri de yolda!
Bu süreçte iki milyarlık ümmeti yöneten devlet, hükümet ve liderler ne yaptı? ÇÖZÜMLERİ şu:
“Bu bir insanlık suçudur! BM görevini yapmıyor! Dünya bu vahşete dur demeli! Birileri israile dur demeli! Bu bir insanlık suçudur! İnsani yardımlar engelleniyor… Eyyy Netanyahu!”
Engelliler, dul ve yetimler, malulen emeklilerin dahi “Yeter! Bu vahşet sözle durmaz! Cansa can, kansa kan!..” dediği bir zaman ve zeminde Beyler hala havanda su dövüyor!..
Etmeyin, eylemeyin beyler, ağalar!... Ayıptır günahtır, cinayettir!..
Siz bu tekerlemeleri sayıklarken bakın neler oldu:
HAMAS’ın Aksa Tufanı; 1948’den beri süren göçe zorlama, işgal, katliam, soykırımın kuşattığı son kaledeki bir son tercihti! “İki güzelden biri: Ya şehadet ya zafer!”
Çünkü Aksa Tufanı da olmasaydı; İran hariç, Türkiye’nin dahi koşar adım dâhil olmaya çalıştığı İbrahim Anlaşması imzalanmış, her taraf süt-liman olmuştu, tabi ki işgalci israil Çetesinin istediği gibi(!)
Yani ateşkes ve barışın da ötesinde kemiksiz, yağsız, leziz etiyle, yağlı yağsız sütüyle hatta yünüyle sıfır problemli bir Ortadoğu!
Bütün bunlar olacaktı ama israilin istediği gibi! Siyonist Terör, değneksiz gezmek istiyor(!) Birkaç yaramaz dışında rejimleri zaten kontrol ediyor. Müslüman milletler elbette itiraz ediyor ama onları da kontrol edilen devlet, hükümet ve liderler hizaya getiriyor, getirecekti!.. Geriye birkaç yaramaz.. Onlar da “suçlu, provokatör, terör, terörist..” adları altında yargı hallediyor, halledecekti…
Tam da bu yüzden büyüksün Gazze! Kahramansın direniş Cephesi! Allah’ın Aslan’ısın -Şii’siyle Sünni’siyle- Direniş Ekseni!
Kurduğunuz Şehadet mektebi sayesinde duyduk, anladık, öğrendik, gördük, tespit ettik, teşhis ettik, teşhir ediyoruz; “küfrü, zulmü, münafığı, fasığı ve haberini… Siz ilan ettiniz en profesyonel tarz ve taktiklerle haremimize sinip gizlenen o onur ve izzet yoksunu omurgasız sahte kahramanları!
Sizinle anladık “Cennetin ucuz olmadığını, cehennemin dahi manasız olmadığını!..”
Yıllarca kurtuluş dediğimiz ne varsa esaret, aydınlık dediğimiz ne varsa karanlık, kahraman dediğimiz kim varsa işbirlikçiymiş!...
Müslümanları yöneten devlet, hükümet ve liderlerin aslında israil denen Emperyalizmin karakoluyla pek bir sorunlarının olmadığını, emaneti onlardan almış birer İşbirlikçi olduklarını; gül gibi geçindiklerini; şimdi beklemedikleri şu onur ve izzet, şeref ve şan, şehadet ve Cennet yolunun yaşattığı Onurlu yaşam ve ölümün bu işbirlikçileri çarptığını, siz öğrettiniz!..
Olan, aslında şudur:
“O günleri insanlar arasında döndürürüz ki Allah iman edenleri ortaya çıkarsın, sizden de şahidler edinsin! Allah, zalimleri sevmez. Size bir yara dokunmuşsa şüphesiz o kavme de aynısı dokunmuştur.” (Al-i İmran:140)
Hepimiz sınıfta kalmışız. Bazılarıysa okula kaydını bile yapamamıştır! Birileri de okula gitmeyi bile düşünmemiştir ki vay onun haline!
İşte bugün O Gün’dür! Gelin kendimiz olalım.
Sonu ölüm olan şu fani dünyada her şeyimiz sizin elinizde ey bizi yöneten devlet, hükümet ve liderler!... Elde etmediğiniz ne kaldı ki? Artık Allah’a hesap verme zamanı değil, zaman geçiyor!
Taparcasına bağlandığınız, eldekileri tutmak için her zillete yattığınız; halka ve Hakk’a rağmen çevirdiğiniz işler yetsin gayri!
Bu mazlum Ümmeti anlayın ki kazandıklarınız başınızı yemesin! Daha dün, halkını anlamayan, zulmeden nice gafilin yaşadıkları dert ve dersiniz olsun! Vesselam.