AK PARTİ Düzeltir mi?
Küresel Statükonun hala devlet ve hükümetlere ayar çektiği bir dünyadayız. Bu küresel Düzenin etkili ve yetkili kurumları (BM, Adalet Divanı, IMF..) de Siyonist Sermayeli Emperyal Kapitalizminin elinde! Küresel düzenin, zulüm çarkını çevirmede zorlandığı hatta çatırdadığı; buna karşı rol ve alan kapmaya çalışan karşı cephenin işinin kolay olmadığını da görüyoruz. Diyar-ı İslam’ın ise bu baziçede yer almak şurada kalsın “kendini bulma, öz kaynaklarına sahip çıkmada” dahi bocaladığı halde Kutlu Şafağın Doğum Sancılarıyla kıvrandığını” da gördük! Tabi ki Gazze’den Bakınca!
Vahyin Anakarası mı? “Mêrga kulekan e! (Topalların otağı) *Bo ku mêr nemane, dîkan re dibên Evdirehman e!” (Yiğit kalmadığından horozlara Abdurrahman derler).
İslam Ümmeti; en son Gazze Destanını yazmakta olsa da -son kalelerden- Türkiye’nin şahsında büyük itibar kaybına uğradı!
AK PARTİ düzeltir mi? Düzeltebilir ancak önce kendisini!…
Kendisini düzeltmesi için önce zirvedekinin bizatihi bozulmuş şeyi(!) itiraf etmesi lazım. İtirafla beraber sebebini bulması lazım. Sebebi bulunur!
Bulunacak şey vücuda zarar veren bir ur; dayanılmaz sancılarıyla tamamen çürümüş diş olabilir! Kangren bir parmak veya yayılma öncesindeki bir kanserli hücre olabilir ki dile kolay!
Bu durumda ur alınır ama ya vücuda yayılmışsa?
Çürük bir diş çekilir ama ya dişlerin tamamına yakını çürümüşse?
Kangren bir parmak kesilir fakat ya kol ve bacaklara yayılmışsa?
Allahtan umut kesilmez. Adettendir; komadaki hastayı bile doktora götürülür. Sekerattaki hastayı bile yoğun bakım üniteli bir hastaneye taşırız..
İktidar hasta mı değil mi bilemem! Şunu da bilirim: Bizde “bitmiş bir iş; tükenmiş söz hatta verilmiş kararlar için bile söylenecek söz, sorulacak sorumuz” vardır. Teslim-i silah etmeyiz! Ayranım ekşi demeyiz! Hele hele ben yanlış yaptım sözünü kolay kolay söylemeyiz!
İktidar için de durum aynı. Yanlış yaptım da diyemiyor; “bazı yanlış anlaşılmalar olmuş olabilir” diyor! Ama, fakat, lakinlerle uzatmaları oynuyor! Tabiri caizse işi palağa(!) vuruyor!
İktidarda ameliyat gerektiren bir hastalık değil, ameliyatla alınması gereken illetli uzuvlar var!..
Kesilecek kaç uzuv olduğunu, genel cerrahideki yetkin hekimler bilir ama ameliyattan önce de bizatihi hastanın kendisinin yani sayın Cumhurbaşkanının –tabi ki varsa mahrem ve has şûrasının- imza vermesi gerekecektir!
Bu kolay mı? Asla!
Çünkü kesilecek olan, hayati bir veya birkaç uzvu olabilir! Kurt(!) yesin ciğeri! “Atılmıyor Mihriban!”
Kesilecek kaç uzvu var bilmem ama “tek kolla, bacakla veya böbrekle..” yaşayan insanlar tanırım!
Bu kolay mı? Asla!
Böyle bir durumda elin ağzı çuval değil ki!.. Hem ağzı olan da konuşacak!
Peşinen söyleyelim: “Tek kolluya çolak derler! Zavallı tek böbrekle yaşıyor..” denmesi muhtemeldir!
*İyisi mi?
Şu da deneyebilir: “Yalan, çarpıtma, manipülasyonculara aldırmadan… Kendimizi yenileyeceğiz! Güncelleyeceğiz. Güç ve enerji toplayarak yola revan olacağız!..”
Bir yol daha var: “Karanlık güçler, dış mihraklar… halkı yanılttı! Kendimizi yeterince anlatamadık! Çekemediler halat koptu!..” Perinçek bir ömür boyu bunu anlattı.. Halkı inandıramadığı belli! Günün sonunda iktidarın gerçeği de ortada!
31 Mart’ta halk şu kararı vermiştir:
“İş bitmiş; söz tükenmiştir! Beni duy/gör! Sorun var! Beni anla! Çöz! Görmen gereken hesaplar birikti; bunları kes! Öyle naylon faturalarla da değil; maliye ve muhasebe onaylı gerçek faturalarla!
Halk şunu da demiştir: “Sakın anlayamadım” deme sakın! Nuh (as) gibi “gece anlattım, gündüz anlattım! Açık anlattım, gizli gizli anlattım!..”
**“Mirî mera ve çayırlarımızı Garbın faizine açan bu ekonomik politika yürümez! Bu gelir dağılımı zulümdür! Adalet tecelli etmiyor! Gazze yanarken “Allah yardımcıları olsun! İsrail bırakmıyor..” diyerek ticareti artırmak; hamisi ABD’ye obüs güllesi satmak.. Siyonist’e yardım değil, zulmüne iştiraktir! Kürt Meselesi için “rafa kaldırdım; buzdolabına koydum.” Nihayet “öyle bir sorun yoktur” deyip sözü bitirmek; işi kolluk kuvvetlerinden gelecek şehit ve alacakları kelle sayısı..” haberlerine indirgemek; çözümsüzlükten medet umanların Beyaz Toroslarına(!) kapıyı sonuna kadar açmaktır! “Değerleri, istikrar ve asayişi İnfaz için en küçük bir fırsatı kollayan seküler çeteleri yasayla korumaya alırken; din ve değerleri, yerliyi ve millinin beka meselelerini.. temenni ve sözlerle geçiştirmek…” ayağına sıkmaktır, aklımızla alay etmektir! Çıkmaza giren “siyasi, askeri ve ekonomik sorunların çözümlerini; Siyonist Sermayeli Emperyal Kapitalist ABD, AB’lerde aramak; merhameti olmayanların olmayan merhametine sığınmaktır!
Bu saydıklarımızın vuku bulmuşları artık kaderdir ancak;
“Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır/../ Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır/ ..Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır/ ..Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır/ Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır/ Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır..”(S.Karakoç) amma o da bu akl u fikr ile olmaz!
Bu gün BAYRAM! Dua, sevinç, gurur ve kutlamamız Gazze’de. Wesselam!